Bu Deniz Biyoloğu Dev Balinanın Bu Davranışı Karşısında Panik Oldu

Nazik Devler

Devasa boyutlarına rağmen balinalar dünyada yaşayan en gizemli ancak nazik yaratıklardan biridir. Özgün karakterleri ve ilginç davranışları insanların ilgisini çeker. Biyologlar, bu yaratıkları tanımalarına rağmen bu devler karşısında tetikte olurlar.

Güney Pasifik’te yer alan Cook Adaları bu deniz memelileri ile çok fazla temasın gerçekleştiği bir yer. Bu nazik devler, tahmin ettiğimizden daha zeki olabilecekleri anlaşıldığında deniz biyologları arasında bir şok dalgasına neden oldular. Bu nazik devler hakkında halen daha öğrenmemiz gereken pek çok şey var.

Ünlü Deniz Biyoloğu

Nan Hauser 63 yaşında bir deniz biyoloğu. Hayatını balinaları incelemeye ve onlara yardım etmeye adamış biri. Kanada sınırı yakınlarında, Maine’de doğdu. Geçtiğimiz otuz yıl boyunca olabildiğince çok sayıda balinayı kayıt altına aldı. Onların hakları ve güvenlikleri için savaştı.

Nan’a göre deniz biyoloğu olmanın en güzel yanlarından biri de her gün balinalar ile yüzebilmek. Koruduğu ve sevdiği canlıların yanında yüzen Nan, bu nazi devler ile beraber yüzmeye alışmıştı. Ancak eşsiz bir karşılaşma, bakış açısını sonsuza kadar değiştirecekti.

Her Zamanki Yüzme

Nan Ratonga kıyılarında yüzerek her zamanki rutinini gerçekleştiriyordu. Bir bottaki birkaç iş arkadaşı, bir drone kullanarak küçük bir kambur balina sürüsü ile birlikte yüzen Nan’ı takip ediyorlardı.  Bilmediği şey olağandışı bir şeyin gerçekleşeceğiydi.

Nan, su geçirmez bir kamera kullanarak kambur balinaların resmini çekerken birden bire 23 tonun üzerindeki en az 15 metre boyutundaki devasa bir erkek kambur balina deniz biyoloğuna doğru dalmaya başladı. Nan bu davranışın kesinlikle normal olmadığının farkındaydı.

Garip Davranış

Nan her bir balinanın davranışını biliyordu. Bu hariç. Normalde balinalar ile birlikte yüzerken davranışlarını kaydedebilmek için onlara yanaşan Nan olurdu. Bu sefer garip bir şey oluyordu ve nazik hayvan ona doğru hızla yaklaşıyordu.

Sakin kalmaya çalışan Nan kamerasını bu devasa kambur balinaya çevirdi ve garip davranışı ilk elden kaydetmeye başladı. Halen daha balinanın neden böyle garip davrandığını anlamaya çalışıyordu. Ancak hiç endişeli değildi.

Bir Şeyler Yanlış

Kimse balinalar ile yüzme konusunda Nan kadar deneyimli değildi. Bu onun mesleğiydi ve büyük ihtimalle hayatı boyunca diğer bilim insanlarından daha fazla dalış gerçekleştrimişti. Bir deniz biyoloğu ve çevreci olarak başarıları olağanüstü bir uzman olarak tanınmasına yetiyordu.

Balina ona doğru hızla gelirken başının belada olduğunu anlamıştı. Balinalar normalde insanları görmezden gelirlerdi. Ancak bu balinanın gözü deniz biyoloğunun üzerindeydi ve doğrudan ona doğru geliyordu. Balina ardından Nan’a çarptı ve onu yüzeye itmeye başladı.

Hayatta Kalmaya Çalıştı

Nan kendisine doğru gelen hayvandan kaçmaya çalışıyor ancak kaçamıyordu. Aksine, giderek bottan ve iş arkadaşlarından uzağa itiliyor gibiydi. Balinanın diğer tarafında yüzmeyi bile denemişti ancak devasa memeli ona izin vermiyordu.

Nan tamamen çaresizdi. Bu devasa hayvanlarla birlikte yüzme konusunda çok fazla deneyimi olmasına rağmen bu, balinalarda böylesine bir davranışa ilk rastlayışıydı. Hayvan o kadar büyüktü ki en ufak bir hareketi bile deniz biyoloğunda ciddi bir yaralanmaya sebep olabilirdi.

Balinaların Muazzam Gücü

Daha önce de belirttiğimiz gibi, Nan deniz yaban hayatı, özellikle de balinalar konusunda bir uzman. Bu durumdayken aklına gelen şey hayvanın en ufak hareketinin bile vücudunda büyük hasara sebep olabileceğitdi. Kambur balinanın en ufak bir toslaması bile kemiklerini kırabilirdi.

Devasa hayvan onu itmeye devam etti. Bottan uzaklaştırıldıkça endişesi artıyordu. Çaresiz bir şekilde balinanın bu garip davranışı neden gösterdiğini anlamaya çalışıyordu. Ancak balinanın yapmasından kortuğu bir şey daha vardı.

Sakin Kaldı

Nan bir uzman olduğundan tüm bu süreçte sakin kalmayı başardı. Ardından kendisini kurtarabilecek bir plan yaptı. Balinanın kafasına yakın durmaya karar verdi. Kambur balinaların ağızlarında diş değil de sadece yumuşak kemik dokular olduğunu bildiğinden, burası büyük ihtimalle olabileceği en güvenli yerdi.

Yine de balinadan olabildiğince uzakta durmak istiyordu. Çok sakin kalması lazımdı. Nan balinanın davranışındaki değişimi fark etmesi durumunda kendi davranışını değiştirebileceğinden ve daha fazla risk yaratabileceğinden korkuyordu. Bu riski almak istemiyordu.

Unutulmaz Bir Deneyim

Nan hakkında konuşalım. Nan uçsuz bucaksız okyanuslardan korkmuyor. Ancak örümcekler tüylerini ürpertiyor. Aynı zamanda ellerine doğru doğru hareket edebilecek küçük, böceğimsi hayvanlardan da korktuğunu söylüyor. Ancak bu durumda Nan’ın ödü patlıyordu.

Nan sakin kalmaya çalışırken balinalar konusunda deneyimi olmasına rağmen neden böyle bir şey yaşadığını anlamaya çalışıyordu. Başına gelen hiçbir şeyin gerçekleşmemesi lazımdı. Bu davranışları kitapların hiçbirinde yer almıyordu. Kendisini sorgulamaya başladı. Belki de iş arkadaşları onun yerinde olsalar neler olup bittiğini anlayabilirlerdi?

Kaydetmeye Devam Etti

Korku verici bir durumda olsa da Nan olan biten her şeyi kaydetmeye devam etti. Kaçmaya çalışırken bazı fotoğraflar çekti. Bir anda kendi ölümünü kaydediyor olabileceğini düşündü. Ne kadar korkunç bir düşünce, değil mi?

Bottaki iş arkadaşları, drone ile onu takip ederken endişelenmeye başlamışlardı. Bir şeylerin yanlış gittiğinin farkındaydılar ancak yapabilecekleri bir şey yoktu. Çaresiz durumdaydılar. Tek yapabilecekleri izlemek ve Nan’a hiçbir şey olmayacağını ummaktı.

Masum Arkadaş

Dalış yaparken kural yanında mutlaka bir arkadaş yüzücü bulundurmaktır. Yani Nan sudaki tek kişi değildi. Ancak dalış arkadaşı onun kadar deneyimli değildi ve neler olup bittiğini anlayamıyordu. Arkadaşı ne olduğunu anlasa bile yardım etmek için yapabileceği hiçbir şey yoktu.

Devasa memeli tarafından itiliyor olmasına rağmen Nan kayıt yapmaya devam etti ve arkadaşı ile iletişime geçmeye çalıştı. Ancak tüm bu hareket yardım için iletişime geçmesine olanak tanımıyordu. Bu nedenle gitgide bottan uzağa itilirken arkadaşı çaresiz bir şekilde izlemekten başla bir şey yapamıyordu.

Durmanın Bir Yolu Yok

Kambur balina duracağa benzemiyordu ve onu itmeye devam ediyordu. Bot zaten ondan biraz uzaktaydı ve Nan, kısa bir süre içerisinde kendisini uçsuz bucaksız okyanusun ortasında 50 tonluk bir erkek kambur balina ile yalnız buldu.

Bu davranış o kadar olağan dışıydı ki daha önce böyle bir şey olduğuna dair hiçbir kanıt yoktu. İşler daha da kötüye gidemez mi sanıyorsunuz? Görünen o ki Nan ve balinanın bir ziyaretçisi vardı. Uzakta büyük bir gölge belirdi.

Başka Bir Balina

Nan, biraz ilerilerinde hareket eden başka bir gölge gördü. İkinci bir kambur balina gelmişti. Bu nazik devler sosyal hayvanlar olduklarından ikinci bir balina görmek pek de şaşırtıcı değildi. Ancak bu, Nan’ı iten ile tam olarak aynı değildi. İşte bu o kadar da normal değildi.

Diğer balinayı gören Nan durumu anlamaya çalıştı. Ancak başarılı olamadı. Bulunduğu durumun çok nadir yaşanan bir durum olduğunun farkındaydı. Zira kendisi gibi bir uzman bile neler olup bittiğini çözemiyordu.

Garip Gerginlik

Nan balinaların garip davranışlarını gözlemlerken ikinci balinanın da garip davranışlar sergilediğini fark etti. İkinci balina arkasındaki birine vurmaya çalışırcasına kuyruğu ile suyun yüzeyini dövüyordu.

Kafası karışan Nan, deneyimli bir deniz biyoloğu olmasına rağmen gördüğü manzaraya bir anlam veremiyordu. Balinalardan biri onu iterken diğeri suyun yüzeyini dövüp duruyordu. Kimse neler olup bittiğini anlamıyordu.

Küçük Yara

İtilen ve bottan uzaklaştırılan Nan, tüm bu deneyim nedeniyle bazı morluklar ediniyordu. Balina onu 10 dakikadan uzun bir süredir itiyordu. Balinanın üzerine tutunmuş keskin midyeler devasa memeli kendisine ne zaman dokunda vücudunu çiziyordu.

Yine de 2 kambur balinanın amacının ne olduğu anlaşılmıyordu. Balinalar ona zarar vermeye çalışıyor olsalar da olmasalar da balinayla olan itiş kakış ona çeşitli morluklar kazandırıyordu. Ancak sonunda bir şeyler değişti ve Nan neler olduğunu anlayabildi.

Balinalar Gitmesine İzin Vermiyor

Bir saat sonra balina Nan’ı kendisine olabildiğince yakın tutarak sürüklemeye devam ediyordu. Sonunda bu garip davranışın arkasında yatan nedeni anlamaya başlamıştı. Geçen bir saatte ne kadar korkunç bir durumda olduğunu anlamaya başlamıştı. Ancak bu korkunç durumda olmasının sebebi balinalar değildi.

Bu korkunç deneyimden sağ çıkmak için olabildiğince çabuk uzaklaşmak istiyordu. Ancak balina gitmesine kolay kolay izin vermeyecekti. Onu sürüklemeye devam ediyordu. Nan da halen daha kaçmaya ve yüzüp gidebileceği bir boşluk yakalamaya çalışıyordu.

Av Alanı

Birden ikinci balinanın yüzeye vurup durduğu yerin biraz ilerisinde, balinalardan çok daha tehlikeli bir şey gördü: devasa bir kaplan köpekbalığı. Bu vahşi yırtıcılar insanlara zarar vermeleri ile bilinirler. Devasa boyuttadırlar ve 4,5 metrenin üzerine çıkabilirler.

Nan o anda balinaların kendisine zarar vermeye çalışmadıklarını anladı. Aksine, onlar kendisini okyanusun en tehlikeli yırtıcılarından birine karşı korumaya çalışıyorlardı. Yine de balinaların davranışları güvende olduğu anlamına gelmiyordu. Halen daha büyük bir tehlike altındaydı.

Korkunç Yırtıcı

Büyük beyaz köpekbalıkları insanların bildikleri ve Hollywood’un kendilerini insan yiyen canavarlar olarak göstermesi nedeniyle korktukları yaygın köpekbalıklarıdır. Kaplan köpekbalıklarından daha büyük ve güçlü olmalarına rağmen büyük beyaz köpekbalığı saldırıları daha nadir ve başa çıkılabilirdir.

Büyük beyaz köpekbalıkları bir ısırık alırlar ve avlarını bırakırlar. Ancak kaplan köpekbalıkları durmaksızın, acımasızca saldırmaları ile bilinirler. Neler olduğunu anlayan Nan, momentum kazanmak için kendisini olabildiğince zorlamaya ve hızla bota ilerlemeye karar verdi.

Güvenli Bir Şekilde Bota Vardı

Nan ve dalış arkadaşı içinde bulundukları korkunç durumdan başarıyla kaçmayı başardılar. Nan kendisini bota çekti. Bitkin düşmüş ancak biraz rahatlamıştı. İş arkadaşlarına altlarındaki sularda bir kaplan köpekbalığının gezdiğini söyledi.

Nan biraz sakinleşmeye başladı. Artık korkmaktan çok uzaktı. Rahatlamıştı ve balinaların kendisine zarar vermeye değil, tehlikeli bir yırtıcıdan korumaya çalışmaları karşısında hayrete düşmüştü. Suları izlerken inanılmaz bir şey gördü.

Güvende Olup Olmadığına Baktılar

Nan biraz dinlendikten sonra botun kenarına ilerledi. Erkek kambur balina sabırlı bir şekilde bekliyordu. Sanki güvende olup olmadığını ve sudan çıkıp çıkmadığını kontrol etmek ister gibiydi. Görünen o ki bu devasa nazik dev onun için endişelenmişti ve dönüp okyanusun derinliklerine geri dalmadan önce Nan’ın güvende olduğundan emin olmak istiyordu.

Balina Nan’ın güvende olduğundan emin olduktan sonra nefes deliğinden su püskürttü ve yüzerek uzaklaştı. Nan artık balinanın gerçekten de kendisini koruduğunu ve sadece onu güvende tutmaya çalıştığını biliyordu. Okyanuslu dostunun yüzerek uzaklaşmasını izledi. Halen daha yaşadığı deneyimin etkisi altındaydı.

Deniz Biyoloğunun Hipotezi

Nan kendisinin, dalış arkadaşının ve drone’un kaydettiği tüm görüntüleri inceledi. Sonunda balinaların garip davranışının nedenini anlamıştı. Balinanın kendini devasa kaplan köpekbalığından koruduğu hipotezine vardı.

Balina davranışları konusunda bir uzman olduğu göz önünde bulundurulduğunda tüm bunlar çok mantıklı geliyordu. Ancak böylesine bir davranışla ilk defa karşılaşıyordu ve birinci elden deneyimlediği için büyülenmişti. Balinaların bu şekilde davranmaları heyecan vericiydi.

Denizin Nazik Devleri

Kambur balinalar biz insanlar için halen daha biraz gizemli olsalar da haklarında haklarında çok fazla kaydımız var. Nan’ın bu büyük memelileri çok iyi anladığı göz önüne alındığında, kendisi halen daha bu korku verici deneyimi daha iyi inceleyebilmeye çalışıyor.

2016 yılında balinaların kendi yavrularını kurtarma çalışmaları hakkında 115’ten fazla vaka bir araya getirildi. Balinalar aynı zamanda yunus ve deniz aslanları dahil olmak üzere diğer deniz hayvanlarını yırtıcılardan saklayıp korumaları ile biliniyorlar. Ancak Nan’ın durumu biraz daha farklıydı.

Yeni Keşif

Deniz biyologları, kambur balinaların tehlikeli durumlarda diğer türlere yardım edişlerine yabancı değiller. Örneğin deniz ekolojisti Robert Pitman, bir kambur balinanın bir foku korumasına ve bir katil balina sürüsünden kurtarmasına tanık olmuştu.

Ancak Nan’ın deneyimi özel bir durumdu. Balinaların diğer hayvanlara yardım ettikleri bilinse de insanlara yardım etmeleri yeni bir durumdu. Nan’ın başına gelenler kaydedilen ilk vaka bile olabilirsi. Bilim dünyasının bazı üyeleri bu durum karşısında şaşkına dönseler de diğerleri o kadar da şaşırmamıştı.

Bilim Dünyasında Değişim Rüzgarları

Alandaki herkes Nan’ın hikayesini duyduğunda bir fikir ayrılığı oluştu. Bilim insanlarının yarısı balinaların olağan dışı davranışı konusunda Nan’ın hipotezine katılsalar da diğer yarısı bu hipoteze inanmadılar ve kambur balinaların amacının aslında bu olmadığını savundular.

Hatta bazıları balinaların tamamen farklı bir nedenden dolayı garip davranışlar göstermiş olabileceklerini ve köpekbalığının ortaya çıkışının olaydan tamamen bağımsız olabileceğini savundular. Ancak Nan, hayatını değiştiren deneyim konsundaki hipotezinde kararlıydı.

Görüntülerin Gerçekliğini Kanıtladı

Olayın tamamı kameraya kaydedilmişti. Nan’ın, dalış arkadaşının ve drone’un kamerasından her açıdan kayıt alınmıştı. Bazıları Nan’ın deneyimi konusundaki hipotezine katılmasalar da o hala daha kambur balinaların kendisini kurtarmaya çalıştıklarını savunuyordu.

Nan, bu olağandışı davranışın hayvan özgeciliği olduğuna inanıyordu. Kambur balinalar şefkatli ve empati yeteneği yüksek hayvanlardı. Nan “özgecilik” kelimesini dikkatle kullandı. Belgesel, başından beri inandığı şeyi kanıtladı.

Doğal İçgüdüler

Deniz ekolojisti Robert Pitmas’a göre şefkatli ve özgeci olmak arasındaki farkı yaratan bazı etkenler var. İnsanlar bir hayvanı koruduklarında bu şefkat olarak kabul ediliyor. Özgeci olmanın ise bazı açıklamaları var.

Kambur balinalar Nan’ı şefkatli oldukları için korumaya çalışmış olabilirler. Ancak Nan’ı kendi yavrularından biri olarak görmüş ve onu bu yüzden potansiyel tehlikeden korumaya çalışmış da olabilirler. Neden olduğunu kesin olarak söylemek zor olsa da balinaların onu güvende tutmak istedikleri kesin. İster onu bir insan olarak isterse yavruları olarak görmüş olsunlar – Nan hayatta kaldı ve hikayesini paylaşmayı başardı. Nasıl bir şans ama!

Bu Deniz Biyoloğu Dev Balinanın Bu Davranışı Karşısında Panik Oldu

Nazik Devler

Devasa boyutlarına rağmen balinalar dünyada yaşayan en gizemli ancak nazik yaratıklardan biridir. Özgün karakterleri ve ilginç davranışları insanların ilgisini çeker. Biyologlar, bu yaratıkları tanımalarına rağmen bu devler karşısında tetikte olurlar.

Güney Pasifik’te yer alan Cook Adaları bu deniz memelileri ile çok fazla temasın gerçekleştiği bir yer. Bu nazik devler, tahmin ettiğimizden daha zeki olabilecekleri anlaşıldığında deniz biyologları arasında bir şok dalgasına neden oldular. Bu nazik devler hakkında halen daha öğrenmemiz gereken pek çok şey var.

Ünlü Deniz Biyoloğu

Nan Hauser 63 yaşında bir deniz biyoloğu. Hayatını balinaları incelemeye ve onlara yardım etmeye adamış biri. Kanada sınırı yakınlarında, Maine’de doğdu. Geçtiğimiz otuz yıl boyunca olabildiğince çok sayıda balinayı kayıt altına aldı. Onların hakları ve güvenlikleri için savaştı.

Nan’a göre deniz biyoloğu olmanın en güzel yanlarından biri de her gün balinalar ile yüzebilmek. Koruduğu ve sevdiği canlıların yanında yüzen Nan, bu nazi devler ile beraber yüzmeye alışmıştı. Ancak eşsiz bir karşılaşma, bakış açısını sonsuza kadar değiştirecekti.

Her Zamanki Yüzme

Nan Ratonga kıyılarında yüzerek her zamanki rutinini gerçekleştiriyordu. Bir bottaki birkaç iş arkadaşı, bir drone kullanarak küçük bir kambur balina sürüsü ile birlikte yüzen Nan’ı takip ediyorlardı.  Bilmediği şey olağandışı bir şeyin gerçekleşeceğiydi.

Nan, su geçirmez bir kamera kullanarak kambur balinaların resmini çekerken birden bire 23 tonun üzerindeki en az 15 metre boyutundaki devasa bir erkek kambur balina deniz biyoloğuna doğru dalmaya başladı. Nan bu davranışın kesinlikle normal olmadığının farkındaydı.

Garip Davranış

Nan her bir balinanın davranışını biliyordu. Bu hariç. Normalde balinalar ile birlikte yüzerken davranışlarını kaydedebilmek için onlara yanaşan Nan olurdu. Bu sefer garip bir şey oluyordu ve nazik hayvan ona doğru hızla yaklaşıyordu.

Sakin kalmaya çalışan Nan kamerasını bu devasa kambur balinaya çevirdi ve garip davranışı ilk elden kaydetmeye başladı. Halen daha balinanın neden böyle garip davrandığını anlamaya çalışıyordu. Ancak hiç endişeli değildi.

Bir Şeyler Yanlış

Kimse balinalar ile yüzme konusunda Nan kadar deneyimli değildi. Bu onun mesleğiydi ve büyük ihtimalle hayatı boyunca diğer bilim insanlarından daha fazla dalış gerçekleştrimişti. Bir deniz biyoloğu ve çevreci olarak başarıları olağanüstü bir uzman olarak tanınmasına yetiyordu.

Balina ona doğru hızla gelirken başının belada olduğunu anlamıştı. Balinalar normalde insanları görmezden gelirlerdi. Ancak bu balinanın gözü deniz biyoloğunun üzerindeydi ve doğrudan ona doğru geliyordu. Balina ardından Nan’a çarptı ve onu yüzeye itmeye başladı.

Hayatta Kalmaya Çalıştı

Nan kendisine doğru gelen hayvandan kaçmaya çalışıyor ancak kaçamıyordu. Aksine, giderek bottan ve iş arkadaşlarından uzağa itiliyor gibiydi. Balinanın diğer tarafında yüzmeyi bile denemişti ancak devasa memeli ona izin vermiyordu.

Nan tamamen çaresizdi. Bu devasa hayvanlarla birlikte yüzme konusunda çok fazla deneyimi olmasına rağmen bu, balinalarda böylesine bir davranışa ilk rastlayışıydı. Hayvan o kadar büyüktü ki en ufak bir hareketi bile deniz biyoloğunda ciddi bir yaralanmaya sebep olabilirdi.

Balinaların Muazzam Gücü

Daha önce de belirttiğimiz gibi, Nan deniz yaban hayatı, özellikle de balinalar konusunda bir uzman. Bu durumdayken aklına gelen şey hayvanın en ufak hareketinin bile vücudunda büyük hasara sebep olabileceğitdi. Kambur balinanın en ufak bir toslaması bile kemiklerini kırabilirdi.

Devasa hayvan onu itmeye devam etti. Bottan uzaklaştırıldıkça endişesi artıyordu. Çaresiz bir şekilde balinanın bu garip davranışı neden gösterdiğini anlamaya çalışıyordu. Ancak balinanın yapmasından kortuğu bir şey daha vardı.

Sakin Kaldı

Nan bir uzman olduğundan tüm bu süreçte sakin kalmayı başardı. Ardından kendisini kurtarabilecek bir plan yaptı. Balinanın kafasına yakın durmaya karar verdi. Kambur balinaların ağızlarında diş değil de sadece yumuşak kemik dokular olduğunu bildiğinden, burası büyük ihtimalle olabileceği en güvenli yerdi.

Yine de balinadan olabildiğince uzakta durmak istiyordu. Çok sakin kalması lazımdı. Nan balinanın davranışındaki değişimi fark etmesi durumunda kendi davranışını değiştirebileceğinden ve daha fazla risk yaratabileceğinden korkuyordu. Bu riski almak istemiyordu.

Unutulmaz Bir Deneyim

Nan hakkında konuşalım. Nan uçsuz bucaksız okyanuslardan korkmuyor. Ancak örümcekler tüylerini ürpertiyor. Aynı zamanda ellerine doğru doğru hareket edebilecek küçük, böceğimsi hayvanlardan da korktuğunu söylüyor. Ancak bu durumda Nan’ın ödü patlıyordu.

Nan sakin kalmaya çalışırken balinalar konusunda deneyimi olmasına rağmen neden böyle bir şey yaşadığını anlamaya çalışıyordu. Başına gelen hiçbir şeyin gerçekleşmemesi lazımdı. Bu davranışları kitapların hiçbirinde yer almıyordu. Kendisini sorgulamaya başladı. Belki de iş arkadaşları onun yerinde olsalar neler olup bittiğini anlayabilirlerdi?

Kaydetmeye Devam Etti

Korku verici bir durumda olsa da Nan olan biten her şeyi kaydetmeye devam etti. Kaçmaya çalışırken bazı fotoğraflar çekti. Bir anda kendi ölümünü kaydediyor olabileceğini düşündü. Ne kadar korkunç bir düşünce, değil mi?

Bottaki iş arkadaşları, drone ile onu takip ederken endişelenmeye başlamışlardı. Bir şeylerin yanlış gittiğinin farkındaydılar ancak yapabilecekleri bir şey yoktu. Çaresiz durumdaydılar. Tek yapabilecekleri izlemek ve Nan’a hiçbir şey olmayacağını ummaktı.

Masum Arkadaş

Dalış yaparken kural yanında mutlaka bir arkadaş yüzücü bulundurmaktır. Yani Nan sudaki tek kişi değildi. Ancak dalış arkadaşı onun kadar deneyimli değildi ve neler olup bittiğini anlayamıyordu. Arkadaşı ne olduğunu anlasa bile yardım etmek için yapabileceği hiçbir şey yoktu.

Devasa memeli tarafından itiliyor olmasına rağmen Nan kayıt yapmaya devam etti ve arkadaşı ile iletişime geçmeye çalıştı. Ancak tüm bu hareket yardım için iletişime geçmesine olanak tanımıyordu. Bu nedenle gitgide bottan uzağa itilirken arkadaşı çaresiz bir şekilde izlemekten başla bir şey yapamıyordu.

Durmanın Bir Yolu Yok

Kambur balina duracağa benzemiyordu ve onu itmeye devam ediyordu. Bot zaten ondan biraz uzaktaydı ve Nan, kısa bir süre içerisinde kendisini uçsuz bucaksız okyanusun ortasında 50 tonluk bir erkek kambur balina ile yalnız buldu.

Bu davranış o kadar olağan dışıydı ki daha önce böyle bir şey olduğuna dair hiçbir kanıt yoktu. İşler daha da kötüye gidemez mi sanıyorsunuz? Görünen o ki Nan ve balinanın bir ziyaretçisi vardı. Uzakta büyük bir gölge belirdi.

Başka Bir Balina

Nan, biraz ilerilerinde hareket eden başka bir gölge gördü. İkinci bir kambur balina gelmişti. Bu nazik devler sosyal hayvanlar olduklarından ikinci bir balina görmek pek de şaşırtıcı değildi. Ancak bu, Nan’ı iten ile tam olarak aynı değildi. İşte bu o kadar da normal değildi.

Diğer balinayı gören Nan durumu anlamaya çalıştı. Ancak başarılı olamadı. Bulunduğu durumun çok nadir yaşanan bir durum olduğunun farkındaydı. Zira kendisi gibi bir uzman bile neler olup bittiğini çözemiyordu.

Garip Gerginlik

Nan balinaların garip davranışlarını gözlemlerken ikinci balinanın da garip davranışlar sergilediğini fark etti. İkinci balina arkasındaki birine vurmaya çalışırcasına kuyruğu ile suyun yüzeyini dövüyordu.

Kafası karışan Nan, deneyimli bir deniz biyoloğu olmasına rağmen gördüğü manzaraya bir anlam veremiyordu. Balinalardan biri onu iterken diğeri suyun yüzeyini dövüp duruyordu. Kimse neler olup bittiğini anlamıyordu.

Küçük Yara

İtilen ve bottan uzaklaştırılan Nan, tüm bu deneyim nedeniyle bazı morluklar ediniyordu. Balina onu 10 dakikadan uzun bir süredir itiyordu. Balinanın üzerine tutunmuş keskin midyeler devasa memeli kendisine ne zaman dokunda vücudunu çiziyordu.

Yine de 2 kambur balinanın amacının ne olduğu anlaşılmıyordu. Balinalar ona zarar vermeye çalışıyor olsalar da olmasalar da balinayla olan itiş kakış ona çeşitli morluklar kazandırıyordu. Ancak sonunda bir şeyler değişti ve Nan neler olduğunu anlayabildi.

Balinalar Gitmesine İzin Vermiyor

Bir saat sonra balina Nan’ı kendisine olabildiğince yakın tutarak sürüklemeye devam ediyordu. Sonunda bu garip davranışın arkasında yatan nedeni anlamaya başlamıştı. Geçen bir saatte ne kadar korkunç bir durumda olduğunu anlamaya başlamıştı. Ancak bu korkunç durumda olmasının sebebi balinalar değildi.

Bu korkunç deneyimden sağ çıkmak için olabildiğince çabuk uzaklaşmak istiyordu. Ancak balina gitmesine kolay kolay izin vermeyecekti. Onu sürüklemeye devam ediyordu. Nan da halen daha kaçmaya ve yüzüp gidebileceği bir boşluk yakalamaya çalışıyordu.

Av Alanı

Birden ikinci balinanın yüzeye vurup durduğu yerin biraz ilerisinde, balinalardan çok daha tehlikeli bir şey gördü: devasa bir kaplan köpekbalığı. Bu vahşi yırtıcılar insanlara zarar vermeleri ile bilinirler. Devasa boyuttadırlar ve 4,5 metrenin üzerine çıkabilirler.

Nan o anda balinaların kendisine zarar vermeye çalışmadıklarını anladı. Aksine, onlar kendisini okyanusun en tehlikeli yırtıcılarından birine karşı korumaya çalışıyorlardı. Yine de balinaların davranışları güvende olduğu anlamına gelmiyordu. Halen daha büyük bir tehlike altındaydı.

Korkunç Yırtıcı

Büyük beyaz köpekbalıkları insanların bildikleri ve Hollywood’un kendilerini insan yiyen canavarlar olarak göstermesi nedeniyle korktukları yaygın köpekbalıklarıdır. Kaplan köpekbalıklarından daha büyük ve güçlü olmalarına rağmen büyük beyaz köpekbalığı saldırıları daha nadir ve başa çıkılabilirdir.

Büyük beyaz köpekbalıkları bir ısırık alırlar ve avlarını bırakırlar. Ancak kaplan köpekbalıkları durmaksızın, acımasızca saldırmaları ile bilinirler. Neler olduğunu anlayan Nan, momentum kazanmak için kendisini olabildiğince zorlamaya ve hızla bota ilerlemeye karar verdi.

Güvenli Bir Şekilde Bota Vardı

Nan ve dalış arkadaşı içinde bulundukları korkunç durumdan başarıyla kaçmayı başardılar. Nan kendisini bota çekti. Bitkin düşmüş ancak biraz rahatlamıştı. İş arkadaşlarına altlarındaki sularda bir kaplan köpekbalığının gezdiğini söyledi.

Nan biraz sakinleşmeye başladı. Artık korkmaktan çok uzaktı. Rahatlamıştı ve balinaların kendisine zarar vermeye değil, tehlikeli bir yırtıcıdan korumaya çalışmaları karşısında hayrete düşmüştü. Suları izlerken inanılmaz bir şey gördü.

Güvende Olup Olmadığına Baktılar

Nan biraz dinlendikten sonra botun kenarına ilerledi. Erkek kambur balina sabırlı bir şekilde bekliyordu. Sanki güvende olup olmadığını ve sudan çıkıp çıkmadığını kontrol etmek ister gibiydi. Görünen o ki bu devasa nazik dev onun için endişelenmişti ve dönüp okyanusun derinliklerine geri dalmadan önce Nan’ın güvende olduğundan emin olmak istiyordu.

Balina Nan’ın güvende olduğundan emin olduktan sonra nefes deliğinden su püskürttü ve yüzerek uzaklaştı. Nan artık balinanın gerçekten de kendisini koruduğunu ve sadece onu güvende tutmaya çalıştığını biliyordu. Okyanuslu dostunun yüzerek uzaklaşmasını izledi. Halen daha yaşadığı deneyimin etkisi altındaydı.

Deniz Biyoloğunun Hipotezi

Nan kendisinin, dalış arkadaşının ve drone’un kaydettiği tüm görüntüleri inceledi. Sonunda balinaların garip davranışının nedenini anlamıştı. Balinanın kendini devasa kaplan köpekbalığından koruduğu hipotezine vardı.

Balina davranışları konusunda bir uzman olduğu göz önünde bulundurulduğunda tüm bunlar çok mantıklı geliyordu. Ancak böylesine bir davranışla ilk defa karşılaşıyordu ve birinci elden deneyimlediği için büyülenmişti. Balinaların bu şekilde davranmaları heyecan vericiydi.

Denizin Nazik Devleri

Kambur balinalar biz insanlar için halen daha biraz gizemli olsalar da haklarında haklarında çok fazla kaydımız var. Nan’ın bu büyük memelileri çok iyi anladığı göz önüne alındığında, kendisi halen daha bu korku verici deneyimi daha iyi inceleyebilmeye çalışıyor.

2016 yılında balinaların kendi yavrularını kurtarma çalışmaları hakkında 115’ten fazla vaka bir araya getirildi. Balinalar aynı zamanda yunus ve deniz aslanları dahil olmak üzere diğer deniz hayvanlarını yırtıcılardan saklayıp korumaları ile biliniyorlar. Ancak Nan’ın durumu biraz daha farklıydı.

Yeni Keşif

Deniz biyologları, kambur balinaların tehlikeli durumlarda diğer türlere yardım edişlerine yabancı değiller. Örneğin deniz ekolojisti Robert Pitman, bir kambur balinanın bir foku korumasına ve bir katil balina sürüsünden kurtarmasına tanık olmuştu.

Ancak Nan’ın deneyimi özel bir durumdu. Balinaların diğer hayvanlara yardım ettikleri bilinse de insanlara yardım etmeleri yeni bir durumdu. Nan’ın başına gelenler kaydedilen ilk vaka bile olabilirsi. Bilim dünyasının bazı üyeleri bu durum karşısında şaşkına dönseler de diğerleri o kadar da şaşırmamıştı.

Bilim Dünyasında Değişim Rüzgarları

Alandaki herkes Nan’ın hikayesini duyduğunda bir fikir ayrılığı oluştu. Bilim insanlarının yarısı balinaların olağan dışı davranışı konusunda Nan’ın hipotezine katılsalar da diğer yarısı bu hipoteze inanmadılar ve kambur balinaların amacının aslında bu olmadığını savundular.

Hatta bazıları balinaların tamamen farklı bir nedenden dolayı garip davranışlar göstermiş olabileceklerini ve köpekbalığının ortaya çıkışının olaydan tamamen bağımsız olabileceğini savundular. Ancak Nan, hayatını değiştiren deneyim konsundaki hipotezinde kararlıydı.

Görüntülerin Gerçekliğini Kanıtladı

Olayın tamamı kameraya kaydedilmişti. Nan’ın, dalış arkadaşının ve drone’un kamerasından her açıdan kayıt alınmıştı. Bazıları Nan’ın deneyimi konusundaki hipotezine katılmasalar da o hala daha kambur balinaların kendisini kurtarmaya çalıştıklarını savunuyordu.

Nan, bu olağandışı davranışın hayvan özgeciliği olduğuna inanıyordu. Kambur balinalar şefkatli ve empati yeteneği yüksek hayvanlardı. Nan “özgecilik” kelimesini dikkatle kullandı. Belgesel, başından beri inandığı şeyi kanıtladı.

Doğal İçgüdüler

Deniz ekolojisti Robert Pitmas’a göre şefkatli ve özgeci olmak arasındaki farkı yaratan bazı etkenler var. İnsanlar bir hayvanı koruduklarında bu şefkat olarak kabul ediliyor. Özgeci olmanın ise bazı açıklamaları var.

Kambur balinalar Nan’ı şefkatli oldukları için korumaya çalışmış olabilirler. Ancak Nan’ı kendi yavrularından biri olarak görmüş ve onu bu yüzden potansiyel tehlikeden korumaya çalışmış da olabilirler. Neden olduğunu kesin olarak söylemek zor olsa da balinaların onu güvende tutmak istedikleri kesin. İster onu bir insan olarak isterse yavruları olarak görmüş olsunlar – Nan hayatta kaldı ve hikayesini paylaşmayı başardı. Nasıl bir şans ama!

Bu Fotoğrafları Gösterene Kadar Herkes Bu Hazine Avcısının Yalan Söylediğini Düşünmüştü

Pembrokeshire, Galler’den Mike Smith bir metal detektörü ile büyümüştü. 12 yaşından beri çayırlarda, ormanlarda ve diğer her türlü yerde gömülü hazineleri arıyordu. Hayali inanılmaz bir şey bulmaktı.

mikes_metaldetecting/Instagram

Bulunduğu yerin birkaç metre altında gömüşü antik bir zincir bulamayı beklemiyordu. İçinden bir ses ona kazmaya devam etmesini söylediğinde bu sesi dinledi. Burada neleri ortaya çıkartabileceğini asla tahmin bile edemezdi.

Mike ile Tanışın, Bir Metal Detektörü Hobicisi

Mike Smith Pembrokeshire, Galler’den bir metal detektörü meraklısı. Bu nedenle yağmurlu günlerde bile saklı hazineleri aramaya çıkmak onun için normal bir şeydi. Sonuçta detektörü ile gömülü bir altın bulmak tüm hobicilerin hayaliydi!

Bruce Forbus/Pinterest

Makinesinden gelen yüksek bir bip sesi ile daldığı hayallerden uyandırılmayı beklemiyordu. Kısa bir süre içerisinde damarlarında adrenalin dolaşmaya başladı. Detektörünü ıslak toprak üzerinde dolaştırmaya başladı. Aşağıda neler vardı?

Doğası Gerekli Meraklı Bir İnsandı

Mike her zaman meraklı biri olmuştu. Bu nedenle metal detektörü ötmeye başladığında sonuna kadar kazmaya kararlıydı. Ancak yine de böylesine inanılmaz bir hazine ortaya çıkartmayı beklemiyordu.

Bruce Bennett/Getty Images

Hele yetkilileri işin içine sokması gerekmesini hiç beklemiyordu! Ancak bulunduğu yeri birkaç metre kazdıktan sonra geriye dönüş olmadığını biliyordu. Detektörünün ötmesine neden olan şeyin ne olduğunu bilmesi gerekiyordu.

Alanın Geri Kalanını Aradı

İlk bip sesinden sonra Mike alanın geri kalanını da armaya karar verdi. Normalde bulunan bir şeyden uzaklaşıldığında bip sesi azalır ve sonunda tamamen yok olurdu. Ancak Mike’ın başına gelen bunun tam tersiydi!

Uwe Anspach/picture alliance via Getty Images

Çok garipti. İlk “bip noktasından” uzaklaştıkça detektörün sesi yükseliyordu. Makinede bir sıkıntı olabilir miydi? Veya aşağıda bulunduğu alanın tamamını kaplayan bir şey mi vardı?

Kazma Zamanı!

Mike’ın metal detektörü alanın her tarafında ötmeye başlayınca içgüdülerine güvenmekten başka şansı kalmadığını biliyordu. İçgüdüleri hazine için kazmaya başlamasını söylüyordu!

Trending Stories/YouTube

Yanındaki küreği kullanarak yaş toprağı kazmaya başladı. 30 cm genişliğinde ve yarım metre derinliğinde bir çukur ile başlayan Mike ne ile karşılaşacağını, bulacaklarının sadece kendi hayatını değil tarihi değiştireceğini bilmiyordu.

Bulduğu İlk Kalıntı Küçük ve Yuvarlaktı

Mike detektörünü burada daha önce de kullanmış ve çok da değerli olmayan birkaç metalik bulmuştu. Bu sefer bir hayvan kemiği veya herhangi bir bozuk para olmayan bir şey bulması lazımdı.

mikes_metaldetecting/Instagram

Mike çok dikkatli bir şekilde toprakta bulduğu küçük, yuvarlak objeyi çıkarttı. Bir metal para olmadığına emin miydi? Öyle görünüyordu. Ancak üzerindeki toprağı sildikçe bir oyma ortaya çıktı.

İlk Eserin Üzerinde Çok Durmadı

Kafası karışan Mike elindeki objeyi bir o tarafa bir bu tarafa çevirdi. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bir tarafında bir oyma, diğer tarafında ise bir tür mesaj vardı.

mikes_metaldetecting/Instagram

Mike, objenin üzerine iliştirilmiş bir yüzük olduğu için bunun bir para olmadığından emindi.  Sanki bir noktada bir zincire veya klipse bağlıydı. Ancak elindekini incelemek için çok uzun bir süre ayırmadı. Çünkü toprakta başka bir şeyi fark etmişti.

Yerinden Oynamıyordu

İlk objenin aksine bu tamamen toprağa gömülüydü. Mike elindeki küreği bir kenara bırakıp elleriyle kazmaya başladı. Parmaklarıyla objenin kenarında tutabilecek bir yer bulmayı umuyordu.

fionastucla/pixabay.com

Ne yazık ki Mike ne kadar uğraşırsa uğraşsın obje hareket etmiyordu. Topraktaki her ne ise bulunduğu yerde sıkışık kalmaktan memnundu. Ancak Mike pes etmiyordu.

Yer Savaşmadan Bırakmıyordu!

Mike ne kadar çekerse çeksin obje yerinden oynamıyordu. Kafa karıştırıcıydı. Çünkü paslı demir parçası o kadar da ağır görünmüyordu. Mike şok olmuştu. Farklı bir yaklaşım denemeye karar verdi.

Markus Matzel/ullstein bild via Getty Images

Dizlerinin üzerine çöktü ve bulduğu şeyin çevresindeki toprağı kazmaya başladı. Bir o taraftan bir bu taraftan toprağı ittirmek onu Mike’ın bulduğu şeyi çıkartmasına yetecek kadar gevşetmeliydi. Hayatta her şey o kadar da basit değil.

Obje Bir Şeye Bitişik Gibiydi

Toprağı hareket ettirmedeki ikinci denemesinde Mike gizemli objenin bir şeye bağlı olduğunu görmeye başladı. Bu “bir şeyin” ne olduğu hakkında da en ufak bir fikri bile yoktu. Çözülecek başka bir gizemin olması ilgisinin daha da artmasına neden olmuştu.

Jonathan Blair/Corbis via Getty Images

Kafasında cevaptan çok soru ile kazmaya devam etti. Aşağıdaki ne olabilirdi? Bu obje neden bu kadar ağırdı? Ortaya çıkarttığı şey tüylerinin diken diken olmasına neden oldu.

Mike, Birbirine Bağlı Halkalara Benzeyen Bir Şey Ortaya Çıkarttı

Her hazine avcısının yapacağı gibi Mike, inatçı objenin etrafını kazmaya başladı. Sonunda ikinci, ardından üçüncü objeyi fark etti. Kafasında bir şimşek çaktı. Bulduğu gizemli objenin ne olduğunu anlamıştı: bir zincir bulmuştu!

Trending Stories/YouTube

Mike, gizemli zincirin daha fazlasını ortaya çıkarttıkça sanki sonsuza kadar gittiğini fark etti. Sonunda bu antik zincirin sonuna ulaştı. Ancak sonuna ulaştığında kafasında farklı bir soru belirdi. Bu zincir zamanında neye bağlıydı?

Mike’ın Aklına Pembrokeshire Gömü Odaları Geldi

Güneş batmaya başlayınca Mike toplanmaya başladı. Altında gömülü olan şey her neyse gün doğumunu beklemesi gerekiyordu. Mike o gece yatağa yattığında zihni susmuyordu. Ya korkunç bir şey keşfettiyse? Ya bu zincirin gömülü olmasının bir nedeni varsa?

Loop Images/Universal Images Group via Getty Images

Yakın zamanda Pembrokeshire’un altındaki eski gömü odaları hakkında bir şeyler okumuştu. Karanlık bir odada yatarken düşünülecek bir şey değildi. Yaptığı bu keşif antik gömü odalarından biri olabilir miydi? Bu fikir onu ne kadar korkutsa da Mike dünkü çiftliğe dönüp gizemi çözmeye hazırdı.

Sonraki Sabah Mike Güneş ile Birlikte Uyandı

Güneş ufukta görünmeye başladığı anda Mike kapıdan fırladı. Direkt olarak önceki akşam gittiği alana gitti. Gizemli zincir tüm gece aklını kurcalamıştı. Öteki ucunda ne olduğunu ve neden bu kadar ağır olduğunu çözmesi gerekiyordu.

FRANCK FIFE/AFP via Getty Images

Neyse ki Mike keşfi yaptığı yeri bıraktığı gibi buldu. Hazinesinin etrafında dolaşan kimse olmadığını söyleyebilirdi. İçi rahat bir şekilde tekrar kazmaya başladı.

Çukur Bir Yeraltı Mağarasına Açıldı

Gizemli halkalar yerden çıktıkça Mike garip bir şey fark etmeye başladı. Zincirin altında bir delik vardı. Mike bir an bile duraksamadan küreğini bu deliğe batırdı! Bir anda aşağıya, yüzeyin biraz altına düştü. Neyse ki yaralanmamıştı ve içinde el feneri olan çantası hala daha sırtındaydı!

Ulet Ifansasti/Getty Images

Işığını açan Mike normal bir deliğe değil, bir çeşit odaya düştüğünü fark etti. Yere ve tavana daha yakından bakarken içini bir korku kaplamaya başladı. Çiftliğin altında yanlışlıkla ne keşfetmişti?

Duvarları Kaplayan Garip İzler Vardı

Mike mağaranın duvarlarını biraz daha yakından inceleyince yüzeyin neredeyse tamamının garip çiziklerle kaplı olduğunu keşfetti. Ancak bu panik dolu çizikler ona tanıdık geliyordu. Sanki Mike onları daha önce görmüştü.

ITV News/YouTube

Mike en belirgin izlerin olduğu duvara gitti ve elini izlerin üzerinde dolaştırdı. Çizikleri takip ederken parmaklarının “VV” şeklini aldığını fark etti. Bitişik V’lerin onlarca kez tekrarlandığını fark etmesi uzun sürmedi.

“VV” İzlerini Takip Ederek Yerde Başka Bir Deliğe Ulaştı

Tedirgin edici “VV” sembolü Mike’ı korkutmaya başlamıştı. İzler mağaranın dört bir yanını kaplıyordu. Onları daha da korkutucu kılansa taşa titreyen elleriyle biri tarafından kazınmış gibi görünmeleriydi.

Stuff You Missed In History Class/Pinterest

Mike neyle karşı karşıya olduğunu bilmiyordu. Hazine avcısı olduğundan işaretleri izlemeye karar verdi. İşaretler onu yerde başka bir deliğe götürdüler. Deliğin girişinin yanında çamurla kaplı başka bir şey vardı.

Yeni Keşfi Yetkilileri Çağırmasını Gerektirdi

Mike yeni keşfinin üzerindeki çamuru temizleyecek cesareti bulduğunda şokunu gizleyemedi. Tüm o kurumuş toprak tabakasının altında kahverengi sert bir şey vardı. Mike elindekinin ne olduğunu biliyordu ancak inanmak istemiyordu.

Trending Stories/YouTube

Metal detektörü hobicisi olarak böylesine bir keşifle ilgili kanunların farkındaydı. Yetkilileri aramaktan ve keşfettiklerini bildirmekten başka bir çaresi yoktu.

İnsan Kalıntıları Buldu

Eğlenceli bir akşamüstü yürüyüşü olarak başlayan şey korkunç insan kalıntıları keşfiyle sonlanmıştı. Birinin çiftliğin altına gömülmüş olması için pek çok neden vardı. Aklına gelen nedenlerin her biri bir öncekinden daha da korkutucuydu.

ZACHARIAS ABUBEKER/AFP via Getty Images

İçinde kaybolduğu düşüncelerden kendini silkeleyen Mike halen daha elindeki şeyi tuttuğunu fark etti. Bir insan azı dişi. Sonunda içinde bulunduğu durumun ne kadar ciddi olduğunu anladı.

Yetkililer Suratına Güldü

Mike’ın birini arayıp yardım istemesi gerekiyordu. Karanlık bir deliğin dibinde mahsur kalmasının yanı sıra insan dişleri bulmuştu. Elindeki her şeyi bir kenara bırakıp telefonuna sarıldı.

RDImages/Epics/Getty Images

Galler Ulusal Müze’sindeki yetkilileri aradı. Ancak ona verdikleri cevap beklediği gibi olmadı. Yetkililer keşfi ile ilgili anlattıklarının tek bir kelimesine bile inanmadılar ve yüzüne güldüler!

Mike’ın Bahsettiği Bir Detay Yetkililerin Gülmesini Kesti

Yaptığı bir röportajda Mike, “Arkeologlar bana, bu bölgede daha önce hiçbir şey bulunmadığından bana inanmadıklarını söylediler” dedi. Potansiyel bir gömü alanı olan bu yer hakkındaki fikirlerini değiştirmesi gerekiyordu. Ama nasıl?

Maciej Luczniewski/NurPhoto via Getty Images

Bir anda aklına geldi; eski bir zincir ve mağaradaki garip izlerin yanı sıra insan kalıntıları bulduğunu söylemeyi unutmuştu. Bu detaydan bahsedince müze çalışanları gülmeyi kestiler.

Yetkililer Hayretler İçindeydi

Mike onlara konumunu gönderdi ve bilim insanları ile kurtarma ekibinin gelmesini bekledi. Müze yetkilileri bulunduğu yere geldiklerinde hayretler içindelerdi. Mike “bulunduğum yeri gördüklerinde yüzlerindeki ifade her şeyi anlatıyordu” dedi.

Gavin Fogg/AFP/GettyImages

Yetkililerin kendisini ciddiye almalarının yanı sıra Mike, kendisini bu delikten kurtarmak için birilerinin gelmesine de seviniyordu! Artık profesyonellerin kazıya başlama zamanı gelmişti!

İki Savaş Arabası Tekerleği Ortaya Çıkarttılar

Oradaki eserlerin çıkartılma süreci, Mike’ın Şubat ayındaki keşfinden dört ay sonra, Haziran ayında başladı. Düzgün bir plan ve kazı malzemeleri ile arkeologlar iki adet paslı at arabası tekerleri çıkartmayı başardılar. Bu, büyük bir şey keşfetmek üzere olduklarının bir göstergesiydi.

Mel Longhurst/VW Pics/Universal Images Group via Getty Images

Mike tüm bunların kendisinin yerde sikkeye benzer bir şeyi görüp çıkartmaya çalışmasıyla başladığına inanamıyordu. Bulduğu şeyin böylesine önemli bir keşfe yol açacağını hayal bile edemezdi. Hazine avcıları böylesine bir keşfi ancak rüyalarında görebilirlerdi!

Mike Sonunda İlk Keşfinin Adını Koyabildi

Mike ilk başta bulduğu zincirin ne olduğunu, dahası ne için kullanılmış olabileceğini asla keşfedemeyeceğini düşünüyordu. Ancak bu durum, müze çalışanlarının da yardımıyla değişti. Mike, bir röportajında “İlk bulduğum şey bir Kelt at koşumu parçasıydı.”

mikes_metaldetecting/Instagram

“Onu bulduğumda arkadaşlarım daha iyisini asla bulamayacağımı söylemişlerdi. Ancak ertesi gün geri gittim ve diğer şeyleri buldum.” Arkadaşları haksız çıkartmak buna denir! Arkeolog Rachel Hall’a göre birbirine bağlı “VV” işaretleri bir cadı izi.

“VV” Özel Bir Anlama Sahip

Bu işaretler cadıların bir binaya girmesini engellemek için yapılıyorlardı. Mark’ın bulduğu işaret Marian işareti olarak geçiyordu. Meryem Ana’nın adının baş harfi olduğuna inanılan işaret, bulunduğu yeri koruması için yapılıyordu.

ITV News/YouTube

Ancak mağaradaki izler biraz değişikti. Duvara panik halinde kazınmışlardı. Dahası her taraftaydılar. Pembrokeshire’da uzun bir zaman önce garip bir şeyler olmuştu.

Bölge Halkı Buranın Cehenneme Açılan Bir Kapı Olduğuna İnanıyordu

Arkeolog Alison Fearn’a göre 14 ila 18. yüzyıldan olan bu işaretler bölge halkının iblislerin dünyaya gelmelerini engellemek için kullandıkları bir yöntemdi. İşaretlerin mağaradaki yüzeyin neredeyse tamamını kapladıkları düşünüldüğünde bu açıklama Mike’a da mantıklı geliyordu.

Sepia Times/Universal Images Group via Getty Images

Bölge halkı bu odanın öteki dünyaya bir geçit olduğunu düşünmüş olmalılardı. 14. yüzyılda Avrupa’da bu, hafife alınacak bir konu değildi. Ancak bu Alison’ın Meryem Ana sembollerinden yaptığı tek çıkarım değildi.

VV Sembolünün Ardında Başka Bir Teori Daha Var

Bu semboller iblislere ve diğer canavarlara karşı korunmayı temsil etse de başka bir teori daha vardı. Bazıları Pembrokeshire kasabasının kıtlıklar, hastalıklar ve fakirlik ile boğuştuğuna inanıyordu. Tüm bunlar karanlık güçlere atfedilebilecek sorunlardı.

ITV News/YouTube

Emekli Yeni Ahit Dil ve Edebiyatı Profesörü John Charlesworth, bölge halkının büyük ihtimalle sembollere dair batıl inançlarla dolu olduklarına inanıyor. Kasabanın konumu ve mağaranın derinliği, bilinmeyenden korkmalarına neden olmuştu.

Eski Gelenekleri Anlamak

Kasaba halkı mağaranın iblislere ev sahipliği yaptığına inansalar da Mike’ın bulduğu alanda büyük ihtimalle bir kraliçe veya lider, savaş arabası ile birlikte gömülmüştü. Mike, “Bulduklarımın ne kadar önemli olduğunu hemen anlamıştım… Savaş arabası ile gömülmelere dair pek çok şey okumuştum ve böylesine bir keşif yapan kişi olmayı hayal etmiştim. Bu nedenle bu keşif benim için büyük bir onur” diyor.

English Heritage/Heritage Images/Getty Images

Arkeologlar savaş arabasının yaşının 2.500 kadar eski olabileceğini düşünüyorlar. Ayrıca Mike’ın ilk düşüncesinin aksine alanda insan kalıntıları yoktu. Mike’ın bulduğu diş, kraliçenin veya liderin savaş arabası ile gömülen atlardan birine aitti.

Yer Düzleşmişti

Yapılan daha derinlemesine bir inceleme, demir çağı dönemindeki yüksek rütbeli kişilerin genellikle silahları, savaş arabaları ve atları ile birlikte gömüldüklerini ortaya koydu. Mike, üst rütbeli kişinin savaş arabasının yanına gömülmek yerine içine, oturur pozisyonda gömüldüğüne inanıyor.

Tending Stories/YouTube

Tabii ki de savaş arabasının altında gömülü olduğu bir tümsek olmalıydı. Ancak yıllar içinde yer tekrar düzleşmişti. Keşfi hakkında daha fazla bilgi alan Mike, güvenilir metal detektörü ile kendisinin böylesine zengin bir tarih ortaya çıkarttığına inanamıyordu. Ve bu daha sadece bir başlangıçtı!

Büyük Makineleri Getirme Zamanı Geldi!

Müze yetkilileri alanı halka kapattıktan sonra büyük araçlarını getirdiler. Mike’ın denk geldiği tüm o küçük eserler düşünüldüğünde, çiftliğin tamamını yer radarı ile taramak gerekiyordu.

FRED TANNEAU/AFP via Getty Images

Büyük derken Büyük Hazine filminden çıkmışçasına bir büyüklükteki aletlerden bahsediyoruz. Mike’ın tek başına bulduklarının çılgınca olduğunu düşünüyorsanız jeofiziksel sonarın keşfettiklerine inanamayacaksınız!

Bir Halka Hendek Keşfettiler

Bölgeyi inceleyen arkeologlar, bir halka hendek keşfettiler! 12 metrelik çember alanın etrafını çevreliyordu. Dahası, birden fazla bulmuşlardı!

Jens Kalaene/picture alliance via Getty Images

Araştırmacılar, her biri halka hendeğin içerisinde bulunan iki tane daha gömü keşfettiler. Bu da onların Mike’ın gözden kaçırılmış bir Kelt yerleşkesi bulduğu sonucuna varmalarına neden oldu.

Mike ve Keşfi İçin Sonraki Adım Ne

Halka hendek gömü alanlarının yanı sıra Mike, aralarında bir broş, alet sapları ve bronz parçalar olan 34 eser daha bulmuştu. Bu adam ya çok şanslı ya da çok akıllı!

mikes_metaldetecting/Instagram

“Halen daha inanamıyorum. Diğer insanların keşiflerini okumuştum. Televizyonda izlerken ben de böyle bir şey bulmak isterdim, bu inanılmaz diye düşünmüştüm.” Hepsi bu kadar da değil!

Projenin Büyük Bir Fona İhtiyacı Var

Galler Ulusal Müzesi’nde tarihöncesi arkeoloji biriminin baş küratörü Adam Gwilt, bulunan kalıntıların büyük ihtimalle “tarihin büyük olaylarından bazılarına tanıklık ettiklerini” söyledi.

mikes_metaldetecting/Instagram

“Demir çağında insanlar yaşam stillerini ve kimliklerini Roma İmparatorluğu’nun yayılması karşısında koruyorlardı.” Projenin büyük bir fona ihtiyacı olacak. Adam ve ekibi eserlerin derinlemesine incelenmesi için çok sayıda partner ile beraber çalışıyorlar.

Günün Sorusu: Mike Ne Kadar Kazandı?

Gözünü keşiflerinin üzerinde tutan Mike, bulduklarından en az altı veya yedi haneli bir miktar kazanmayı bekliyor. Tabii bunu toprak sahibi ile paylaşması gerekiyor. Yine de bu işi hobi olarak yapan biri için hiç de fena değil!

Trending Stories/YouTube

Mike “Bu metal detektörü ile yapılan en büyük keşiflerden biri. Şimdiye kadar metal detektörü ile arama yapan biri tarafından keşfedilen bir savaş arabası olmamıştı. Daha önce de eser grupları bulunmuştu ancak hiçbiri bu kadar değildi.” diye belirtti. Umarız daha çok keşiflerin olur Mike!

Bu Fotoğrafları Gösterene Kadar Herkes Bu Hazine Avcısının Yalan Söylediğini Düşünmüştü

Pembrokeshire, Galler’den Mike Smith bir metal detektörü ile büyümüştü. 12 yaşından beri çayırlarda, ormanlarda ve diğer her türlü yerde gömülü hazineleri arıyordu. Hayali inanılmaz bir şey bulmaktı.

mikes_metaldetecting/Instagram

Bulunduğu yerin birkaç metre altında gömüşü antik bir zincir bulamayı beklemiyordu. İçinden bir ses ona kazmaya devam etmesini söylediğinde bu sesi dinledi. Burada neleri ortaya çıkartabileceğini asla tahmin bile edemezdi.

Mike ile Tanışın, Bir Metal Detektörü Hobicisi

Mike Smith Pembrokeshire, Galler’den bir metal detektörü meraklısı. Bu nedenle yağmurlu günlerde bile saklı hazineleri aramaya çıkmak onun için normal bir şeydi. Sonuçta detektörü ile gömülü bir altın bulmak tüm hobicilerin hayaliydi!

Bruce Forbus/Pinterest

Makinesinden gelen yüksek bir bip sesi ile daldığı hayallerden uyandırılmayı beklemiyordu. Kısa bir süre içerisinde damarlarında adrenalin dolaşmaya başladı. Detektörünü ıslak toprak üzerinde dolaştırmaya başladı. Aşağıda neler vardı?

Doğası Gerekli Meraklı Bir İnsandı

Mike her zaman meraklı biri olmuştu. Bu nedenle metal detektörü ötmeye başladığında sonuna kadar kazmaya kararlıydı. Ancak yine de böylesine inanılmaz bir hazine ortaya çıkartmayı beklemiyordu.

Bruce Bennett/Getty Images

Hele yetkilileri işin içine sokması gerekmesini hiç beklemiyordu! Ancak bulunduğu yeri birkaç metre kazdıktan sonra geriye dönüş olmadığını biliyordu. Detektörünün ötmesine neden olan şeyin ne olduğunu bilmesi gerekiyordu.

Alanın Geri Kalanını Aradı

İlk bip sesinden sonra Mike alanın geri kalanını da armaya karar verdi. Normalde bulunan bir şeyden uzaklaşıldığında bip sesi azalır ve sonunda tamamen yok olurdu. Ancak Mike’ın başına gelen bunun tam tersiydi!

Uwe Anspach/picture alliance via Getty Images

Çok garipti. İlk “bip noktasından” uzaklaştıkça detektörün sesi yükseliyordu. Makinede bir sıkıntı olabilir miydi? Veya aşağıda bulunduğu alanın tamamını kaplayan bir şey mi vardı?

Kazma Zamanı!

Mike’ın metal detektörü alanın her tarafında ötmeye başlayınca içgüdülerine güvenmekten başka şansı kalmadığını biliyordu. İçgüdüleri hazine için kazmaya başlamasını söylüyordu!

Trending Stories/YouTube

Yanındaki küreği kullanarak yaş toprağı kazmaya başladı. 30 cm genişliğinde ve yarım metre derinliğinde bir çukur ile başlayan Mike ne ile karşılaşacağını, bulacaklarının sadece kendi hayatını değil tarihi değiştireceğini bilmiyordu.

Bulduğu İlk Kalıntı Küçük ve Yuvarlaktı

Mike detektörünü burada daha önce de kullanmış ve çok da değerli olmayan birkaç metalik bulmuştu. Bu sefer bir hayvan kemiği veya herhangi bir bozuk para olmayan bir şey bulması lazımdı.

mikes_metaldetecting/Instagram

Mike çok dikkatli bir şekilde toprakta bulduğu küçük, yuvarlak objeyi çıkarttı. Bir metal para olmadığına emin miydi? Öyle görünüyordu. Ancak üzerindeki toprağı sildikçe bir oyma ortaya çıktı.

İlk Eserin Üzerinde Çok Durmadı

Kafası karışan Mike elindeki objeyi bir o tarafa bir bu tarafa çevirdi. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bir tarafında bir oyma, diğer tarafında ise bir tür mesaj vardı.

mikes_metaldetecting/Instagram

Mike, objenin üzerine iliştirilmiş bir yüzük olduğu için bunun bir para olmadığından emindi.  Sanki bir noktada bir zincire veya klipse bağlıydı. Ancak elindekini incelemek için çok uzun bir süre ayırmadı. Çünkü toprakta başka bir şeyi fark etmişti.

Yerinden Oynamıyordu

İlk objenin aksine bu tamamen toprağa gömülüydü. Mike elindeki küreği bir kenara bırakıp elleriyle kazmaya başladı. Parmaklarıyla objenin kenarında tutabilecek bir yer bulmayı umuyordu.

fionastucla/pixabay.com

Ne yazık ki Mike ne kadar uğraşırsa uğraşsın obje hareket etmiyordu. Topraktaki her ne ise bulunduğu yerde sıkışık kalmaktan memnundu. Ancak Mike pes etmiyordu.

Yer Savaşmadan Bırakmıyordu!

Mike ne kadar çekerse çeksin obje yerinden oynamıyordu. Kafa karıştırıcıydı. Çünkü paslı demir parçası o kadar da ağır görünmüyordu. Mike şok olmuştu. Farklı bir yaklaşım denemeye karar verdi.

Markus Matzel/ullstein bild via Getty Images

Dizlerinin üzerine çöktü ve bulduğu şeyin çevresindeki toprağı kazmaya başladı. Bir o taraftan bir bu taraftan toprağı ittirmek onu Mike’ın bulduğu şeyi çıkartmasına yetecek kadar gevşetmeliydi. Hayatta her şey o kadar da basit değil.

Obje Bir Şeye Bitişik Gibiydi

Toprağı hareket ettirmedeki ikinci denemesinde Mike gizemli objenin bir şeye bağlı olduğunu görmeye başladı. Bu “bir şeyin” ne olduğu hakkında da en ufak bir fikri bile yoktu. Çözülecek başka bir gizemin olması ilgisinin daha da artmasına neden olmuştu.

Jonathan Blair/Corbis via Getty Images

Kafasında cevaptan çok soru ile kazmaya devam etti. Aşağıdaki ne olabilirdi? Bu obje neden bu kadar ağırdı? Ortaya çıkarttığı şey tüylerinin diken diken olmasına neden oldu.

Mike, Birbirine Bağlı Halkalara Benzeyen Bir Şey Ortaya Çıkarttı

Her hazine avcısının yapacağı gibi Mike, inatçı objenin etrafını kazmaya başladı. Sonunda ikinci, ardından üçüncü objeyi fark etti. Kafasında bir şimşek çaktı. Bulduğu gizemli objenin ne olduğunu anlamıştı: bir zincir bulmuştu!

Trending Stories/YouTube

Mike, gizemli zincirin daha fazlasını ortaya çıkarttıkça sanki sonsuza kadar gittiğini fark etti. Sonunda bu antik zincirin sonuna ulaştı. Ancak sonuna ulaştığında kafasında farklı bir soru belirdi. Bu zincir zamanında neye bağlıydı?

Mike’ın Aklına Pembrokeshire Gömü Odaları Geldi

Güneş batmaya başlayınca Mike toplanmaya başladı. Altında gömülü olan şey her neyse gün doğumunu beklemesi gerekiyordu. Mike o gece yatağa yattığında zihni susmuyordu. Ya korkunç bir şey keşfettiyse? Ya bu zincirin gömülü olmasının bir nedeni varsa?

Loop Images/Universal Images Group via Getty Images

Yakın zamanda Pembrokeshire’un altındaki eski gömü odaları hakkında bir şeyler okumuştu. Karanlık bir odada yatarken düşünülecek bir şey değildi. Yaptığı bu keşif antik gömü odalarından biri olabilir miydi? Bu fikir onu ne kadar korkutsa da Mike dünkü çiftliğe dönüp gizemi çözmeye hazırdı.

Sonraki Sabah Mike Güneş ile Birlikte Uyandı

Güneş ufukta görünmeye başladığı anda Mike kapıdan fırladı. Direkt olarak önceki akşam gittiği alana gitti. Gizemli zincir tüm gece aklını kurcalamıştı. Öteki ucunda ne olduğunu ve neden bu kadar ağır olduğunu çözmesi gerekiyordu.

FRANCK FIFE/AFP via Getty Images

Neyse ki Mike keşfi yaptığı yeri bıraktığı gibi buldu. Hazinesinin etrafında dolaşan kimse olmadığını söyleyebilirdi. İçi rahat bir şekilde tekrar kazmaya başladı.

Çukur Bir Yeraltı Mağarasına Açıldı

Gizemli halkalar yerden çıktıkça Mike garip bir şey fark etmeye başladı. Zincirin altında bir delik vardı. Mike bir an bile duraksamadan küreğini bu deliğe batırdı! Bir anda aşağıya, yüzeyin biraz altına düştü. Neyse ki yaralanmamıştı ve içinde el feneri olan çantası hala daha sırtındaydı!

Ulet Ifansasti/Getty Images

Işığını açan Mike normal bir deliğe değil, bir çeşit odaya düştüğünü fark etti. Yere ve tavana daha yakından bakarken içini bir korku kaplamaya başladı. Çiftliğin altında yanlışlıkla ne keşfetmişti?

Duvarları Kaplayan Garip İzler Vardı

Mike mağaranın duvarlarını biraz daha yakından inceleyince yüzeyin neredeyse tamamının garip çiziklerle kaplı olduğunu keşfetti. Ancak bu panik dolu çizikler ona tanıdık geliyordu. Sanki Mike onları daha önce görmüştü.

ITV News/YouTube

Mike en belirgin izlerin olduğu duvara gitti ve elini izlerin üzerinde dolaştırdı. Çizikleri takip ederken parmaklarının “VV” şeklini aldığını fark etti. Bitişik V’lerin onlarca kez tekrarlandığını fark etmesi uzun sürmedi.

“VV” İzlerini Takip Ederek Yerde Başka Bir Deliğe Ulaştı

Tedirgin edici “VV” sembolü Mike’ı korkutmaya başlamıştı. İzler mağaranın dört bir yanını kaplıyordu. Onları daha da korkutucu kılansa taşa titreyen elleriyle biri tarafından kazınmış gibi görünmeleriydi.

Stuff You Missed In History Class/Pinterest

Mike neyle karşı karşıya olduğunu bilmiyordu. Hazine avcısı olduğundan işaretleri izlemeye karar verdi. İşaretler onu yerde başka bir deliğe götürdüler. Deliğin girişinin yanında çamurla kaplı başka bir şey vardı.

Yeni Keşfi Yetkilileri Çağırmasını Gerektirdi

Mike yeni keşfinin üzerindeki çamuru temizleyecek cesareti bulduğunda şokunu gizleyemedi. Tüm o kurumuş toprak tabakasının altında kahverengi sert bir şey vardı. Mike elindekinin ne olduğunu biliyordu ancak inanmak istemiyordu.

Trending Stories/YouTube

Metal detektörü hobicisi olarak böylesine bir keşifle ilgili kanunların farkındaydı. Yetkilileri aramaktan ve keşfettiklerini bildirmekten başka bir çaresi yoktu.

İnsan Kalıntıları Buldu

Eğlenceli bir akşamüstü yürüyüşü olarak başlayan şey korkunç insan kalıntıları keşfiyle sonlanmıştı. Birinin çiftliğin altına gömülmüş olması için pek çok neden vardı. Aklına gelen nedenlerin her biri bir öncekinden daha da korkutucuydu.

ZACHARIAS ABUBEKER/AFP via Getty Images

İçinde kaybolduğu düşüncelerden kendini silkeleyen Mike halen daha elindeki şeyi tuttuğunu fark etti. Bir insan azı dişi. Sonunda içinde bulunduğu durumun ne kadar ciddi olduğunu anladı.

Yetkililer Suratına Güldü

Mike’ın birini arayıp yardım istemesi gerekiyordu. Karanlık bir deliğin dibinde mahsur kalmasının yanı sıra insan dişleri bulmuştu. Elindeki her şeyi bir kenara bırakıp telefonuna sarıldı.

RDImages/Epics/Getty Images

Galler Ulusal Müze’sindeki yetkilileri aradı. Ancak ona verdikleri cevap beklediği gibi olmadı. Yetkililer keşfi ile ilgili anlattıklarının tek bir kelimesine bile inanmadılar ve yüzüne güldüler!

Mike’ın Bahsettiği Bir Detay Yetkililerin Gülmesini Kesti

Yaptığı bir röportajda Mike, “Arkeologlar bana, bu bölgede daha önce hiçbir şey bulunmadığından bana inanmadıklarını söylediler” dedi. Potansiyel bir gömü alanı olan bu yer hakkındaki fikirlerini değiştirmesi gerekiyordu. Ama nasıl?

Maciej Luczniewski/NurPhoto via Getty Images

Bir anda aklına geldi; eski bir zincir ve mağaradaki garip izlerin yanı sıra insan kalıntıları bulduğunu söylemeyi unutmuştu. Bu detaydan bahsedince müze çalışanları gülmeyi kestiler.

Yetkililer Hayretler İçindeydi

Mike onlara konumunu gönderdi ve bilim insanları ile kurtarma ekibinin gelmesini bekledi. Müze yetkilileri bulunduğu yere geldiklerinde hayretler içindelerdi. Mike “bulunduğum yeri gördüklerinde yüzlerindeki ifade her şeyi anlatıyordu” dedi.

Gavin Fogg/AFP/GettyImages

Yetkililerin kendisini ciddiye almalarının yanı sıra Mike, kendisini bu delikten kurtarmak için birilerinin gelmesine de seviniyordu! Artık profesyonellerin kazıya başlama zamanı gelmişti!

İki Savaş Arabası Tekerleği Ortaya Çıkarttılar

Oradaki eserlerin çıkartılma süreci, Mike’ın Şubat ayındaki keşfinden dört ay sonra, Haziran ayında başladı. Düzgün bir plan ve kazı malzemeleri ile arkeologlar iki adet paslı at arabası tekerleri çıkartmayı başardılar. Bu, büyük bir şey keşfetmek üzere olduklarının bir göstergesiydi.

Mel Longhurst/VW Pics/Universal Images Group via Getty Images

Mike tüm bunların kendisinin yerde sikkeye benzer bir şeyi görüp çıkartmaya çalışmasıyla başladığına inanamıyordu. Bulduğu şeyin böylesine önemli bir keşfe yol açacağını hayal bile edemezdi. Hazine avcıları böylesine bir keşfi ancak rüyalarında görebilirlerdi!

Mike Sonunda İlk Keşfinin Adını Koyabildi

Mike ilk başta bulduğu zincirin ne olduğunu, dahası ne için kullanılmış olabileceğini asla keşfedemeyeceğini düşünüyordu. Ancak bu durum, müze çalışanlarının da yardımıyla değişti. Mike, bir röportajında “İlk bulduğum şey bir Kelt at koşumu parçasıydı.”

mikes_metaldetecting/Instagram

“Onu bulduğumda arkadaşlarım daha iyisini asla bulamayacağımı söylemişlerdi. Ancak ertesi gün geri gittim ve diğer şeyleri buldum.” Arkadaşları haksız çıkartmak buna denir! Arkeolog Rachel Hall’a göre birbirine bağlı “VV” işaretleri bir cadı izi.

“VV” Özel Bir Anlama Sahip

Bu işaretler cadıların bir binaya girmesini engellemek için yapılıyorlardı. Mark’ın bulduğu işaret Marian işareti olarak geçiyordu. Meryem Ana’nın adının baş harfi olduğuna inanılan işaret, bulunduğu yeri koruması için yapılıyordu.

ITV News/YouTube

Ancak mağaradaki izler biraz değişikti. Duvara panik halinde kazınmışlardı. Dahası her taraftaydılar. Pembrokeshire’da uzun bir zaman önce garip bir şeyler olmuştu.

Bölge Halkı Buranın Cehenneme Açılan Bir Kapı Olduğuna İnanıyordu

Arkeolog Alison Fearn’a göre 14 ila 18. yüzyıldan olan bu işaretler bölge halkının iblislerin dünyaya gelmelerini engellemek için kullandıkları bir yöntemdi. İşaretlerin mağaradaki yüzeyin neredeyse tamamını kapladıkları düşünüldüğünde bu açıklama Mike’a da mantıklı geliyordu.

Sepia Times/Universal Images Group via Getty Images

Bölge halkı bu odanın öteki dünyaya bir geçit olduğunu düşünmüş olmalılardı. 14. yüzyılda Avrupa’da bu, hafife alınacak bir konu değildi. Ancak bu Alison’ın Meryem Ana sembollerinden yaptığı tek çıkarım değildi.

VV Sembolünün Ardında Başka Bir Teori Daha Var

Bu semboller iblislere ve diğer canavarlara karşı korunmayı temsil etse de başka bir teori daha vardı. Bazıları Pembrokeshire kasabasının kıtlıklar, hastalıklar ve fakirlik ile boğuştuğuna inanıyordu. Tüm bunlar karanlık güçlere atfedilebilecek sorunlardı.

ITV News/YouTube

Emekli Yeni Ahit Dil ve Edebiyatı Profesörü John Charlesworth, bölge halkının büyük ihtimalle sembollere dair batıl inançlarla dolu olduklarına inanıyor. Kasabanın konumu ve mağaranın derinliği, bilinmeyenden korkmalarına neden olmuştu.

Eski Gelenekleri Anlamak

Kasaba halkı mağaranın iblislere ev sahipliği yaptığına inansalar da Mike’ın bulduğu alanda büyük ihtimalle bir kraliçe veya lider, savaş arabası ile birlikte gömülmüştü. Mike, “Bulduklarımın ne kadar önemli olduğunu hemen anlamıştım… Savaş arabası ile gömülmelere dair pek çok şey okumuştum ve böylesine bir keşif yapan kişi olmayı hayal etmiştim. Bu nedenle bu keşif benim için büyük bir onur” diyor.

English Heritage/Heritage Images/Getty Images

Arkeologlar savaş arabasının yaşının 2.500 kadar eski olabileceğini düşünüyorlar. Ayrıca Mike’ın ilk düşüncesinin aksine alanda insan kalıntıları yoktu. Mike’ın bulduğu diş, kraliçenin veya liderin savaş arabası ile gömülen atlardan birine aitti.

Yer Düzleşmişti

Yapılan daha derinlemesine bir inceleme, demir çağı dönemindeki yüksek rütbeli kişilerin genellikle silahları, savaş arabaları ve atları ile birlikte gömüldüklerini ortaya koydu. Mike, üst rütbeli kişinin savaş arabasının yanına gömülmek yerine içine, oturur pozisyonda gömüldüğüne inanıyor.

Tending Stories/YouTube

Tabii ki de savaş arabasının altında gömülü olduğu bir tümsek olmalıydı. Ancak yıllar içinde yer tekrar düzleşmişti. Keşfi hakkında daha fazla bilgi alan Mike, güvenilir metal detektörü ile kendisinin böylesine zengin bir tarih ortaya çıkarttığına inanamıyordu. Ve bu daha sadece bir başlangıçtı!

Büyük Makineleri Getirme Zamanı Geldi!

Müze yetkilileri alanı halka kapattıktan sonra büyük araçlarını getirdiler. Mike’ın denk geldiği tüm o küçük eserler düşünüldüğünde, çiftliğin tamamını yer radarı ile taramak gerekiyordu.

FRED TANNEAU/AFP via Getty Images

Büyük derken Büyük Hazine filminden çıkmışçasına bir büyüklükteki aletlerden bahsediyoruz. Mike’ın tek başına bulduklarının çılgınca olduğunu düşünüyorsanız jeofiziksel sonarın keşfettiklerine inanamayacaksınız!

Bir Halka Hendek Keşfettiler

Bölgeyi inceleyen arkeologlar, bir halka hendek keşfettiler! 12 metrelik çember alanın etrafını çevreliyordu. Dahası, birden fazla bulmuşlardı!

Jens Kalaene/picture alliance via Getty Images

Araştırmacılar, her biri halka hendeğin içerisinde bulunan iki tane daha gömü keşfettiler. Bu da onların Mike’ın gözden kaçırılmış bir Kelt yerleşkesi bulduğu sonucuna varmalarına neden oldu.

Mike ve Keşfi İçin Sonraki Adım Ne

Halka hendek gömü alanlarının yanı sıra Mike, aralarında bir broş, alet sapları ve bronz parçalar olan 34 eser daha bulmuştu. Bu adam ya çok şanslı ya da çok akıllı!

mikes_metaldetecting/Instagram

“Halen daha inanamıyorum. Diğer insanların keşiflerini okumuştum. Televizyonda izlerken ben de böyle bir şey bulmak isterdim, bu inanılmaz diye düşünmüştüm.” Hepsi bu kadar da değil!

Projenin Büyük Bir Fona İhtiyacı Var

Galler Ulusal Müzesi’nde tarihöncesi arkeoloji biriminin baş küratörü Adam Gwilt, bulunan kalıntıların büyük ihtimalle “tarihin büyük olaylarından bazılarına tanıklık ettiklerini” söyledi.

mikes_metaldetecting/Instagram

“Demir çağında insanlar yaşam stillerini ve kimliklerini Roma İmparatorluğu’nun yayılması karşısında koruyorlardı.” Projenin büyük bir fona ihtiyacı olacak. Adam ve ekibi eserlerin derinlemesine incelenmesi için çok sayıda partner ile beraber çalışıyorlar.

Günün Sorusu: Mike Ne Kadar Kazandı?

Gözünü keşiflerinin üzerinde tutan Mike, bulduklarından en az altı veya yedi haneli bir miktar kazanmayı bekliyor. Tabii bunu toprak sahibi ile paylaşması gerekiyor. Yine de bu işi hobi olarak yapan biri için hiç de fena değil!

Trending Stories/YouTube

Mike “Bu metal detektörü ile yapılan en büyük keşiflerden biri. Şimdiye kadar metal detektörü ile arama yapan biri tarafından keşfedilen bir savaş arabası olmamıştı. Daha önce de eser grupları bulunmuştu ancak hiçbiri bu kadar değildi.” diye belirtti. Umarız daha çok keşiflerin olur Mike!

Bu Çift Sonunda Kendilerini İnciten Bir Bebeği Sevip Evlat Edindi

Johanna ve David’in Beck’i en son düşünmelerinin üzerinden yıllar geçmişti. Korkunç bir şey yaptıklarının farkında olsalar da yıllar geçtikçe olanları arka plana itmeyi başarmışlardı. Ta ki bir gece televizyonu açana kadar. Bir anda tüm anıları canlandı.

Kaynak: Pixabay

Çiftimiz, Beck’i ekranda gördüğünde şok oldu. Onu son gördüklerinden bu yana açıkça büyümüştü ancak gördükleri kişinin Beck olduğundan emindiler. Ama Beck’in fotoğrafı neden haberlere çıkmıştı? Neler olmuştu? Çiftimiz Beck ile ilgili bir şeylerin ters olduğunun farkındaydılar ancak bunu beklemiyorlardı.

Johanna ile Tanışın

Johanna 70’li yaşlarının başında sıradan bir kadındı. Kocası David ile normal bir hayat sürüyordu. Ancak sahip olduğu bu huzur dolu ve normal hayata sadece son birkaç on yılda kavuşmuştu. Yetişkinliğinin çoğu, hafızasından silmek istediği bir trajedi ile lekelenmişti.

Kaynak: Pixabay

Trajedi Johanna henüz sadece 24 yaşındayken başlamıştı. O zamanlar Johanna ve David 5 yıldır beraberlerdi ve sağlıklı iki çocukları vardı. David iyi para kazanıyordu ve mutlu, rahat bir hayatları vardı.

Kara Leke

Johanna’nın Becky adında bir kız kardeşi vardı. Johanna rahat bir hayat sürerken durum Becky için tam tersiydi. Alkolik olan Becky’nin düzenli bir ilişkisi hiç olmamıştı. Aldığı bir dolu kötü karar ve yaptığı hatalar onun ailenin kara lekesi olmasına neden olmuştu.

Kaynak: Pixabay

Becky’nin ailesi ile ilişkisi sıkıntılıydı ancak Johanna onun için endişelenmeden edemiyordu. Becky ailesi tarafından dışlandığında Johanna onunla iletişimde kalan tek aile üyesiydi.

Becky’nin Sırrı

İki kız kardeş birbirlerinden tamamen farklı iki hayat sürmelerine rağmen birbirlerine yakın kalmaya devam ettiler. Birbirlerini çok seviyorlardı ve ailedeki gerginliğe rağmen yakınlıklarını korumayı başarmışlardı. Bu nedenle Becky’nin sırrını söylediği tek kişinin Johanna olması hiç şaşırtıcı değildi.

Kaynak: Pixabay

Görünen o ki Becky, ailesinin kendisine sırtını dönmesinden sadece birkaç ay sonra hamile kalmıştı. Johanna bunu duyduğunda kardeşi için çok mutlu olmuştu. İki çocuk annesi olan Johanna, bir bebek sahibi olmanın Becky’yi toparlanmaya ve düzgün bir adamla evlenip yerleşmeye iteceğini umuyordu.

Kardeşinin Yanındaydı

Ailenin geri kalanı Becky’nin hamile olduğunu duyduğunda dehşete düştü. Becky evli değildi ve çocuğun babası da kesinlikle sorumluluk almıyordu. Aile Becky’yi geri almak ve hamileliği ile uğraşmak istemiyordu. Bu noktada Johanna, Becky’nin güvenebileceği tek kişiydi.

Kaynak: Pixabay

Becky hamileyken alkol içmemek konusunda çok zorlanıyordu. Kendini tutabiliyordu ancak yoksunluk belirtileri nedeniyle vücudu güçsüzleşiyordu. O kadar zayıf düşmüştü ki doğum sırasında hayatını kaybetti.

Trajedi

Johanna mahvolmuştu. Doğum sırasında Becky’nin yanındaydı ve risk konusunda uyarılmasına rağmen Becky’yi gerçekten de kaybedebileceğini düşünmemişti. Bebek yüzünden Johanna Becky için düzgün bir şekilde de yas tutamamıştı.

Kaynak: Highly Healthy

Bebek mucizevi bir şekilde çok sağlıklıydı. Ortada bir baba olmadığından ve Becky de öldüğünden, Johanna’nın bu bebeği evlat edinmekten başka bir çaresi kalmamıştı. Ailesi halen daha Becky’nin çocuğunu istemediğinden elindeki tek seçenek buydu. Peki David bir çocuğa daha bakmayı kabul edecek miydi?

Evlat Edinme

David Becky’nin ölümünü duyunca şok olmuştu. Johanna ona evlat edinme konusunu açınca David ne hissettiğini anladı ve önlerindeki tek seçeneğin bu olduğunu kabul etti. Becky’nin çocuğuna bakmanın ekstra masraf çıkartacağının farkındaydı ancak bu Becky için yapabilecekleri tek şeydi.

Kaynak: Highly Healthy

Johanna ve David evlat edindikleri bebeğe annesinin onuruna Beck ismini verdiler. O gün hastane odasında çok fazla gözyaşı döküldü. Olaya şahit olan hastane personeli bile duygusallaşmıştı. Evlat edinme için gerekli belgeleri hızlıca hazırladılar.

Her Son Yeni Bir Başlangıçtır

Johanna ve David Becky’nin cenaze töreni için de ayarlamaları yaptılar. Üzücü bir gündü. Becky’nin sadece birkaç arkadaşı cenazeye geldi. Johanna’nın ailesinden tek bir kişi bile Becky’ye veda etmeye gelmedi. Johanna’nın kalbi kardeşi Becky için kırıldı.

Kaynak: Highly Healthy

Johanna ve David, Beck’e iyi davrandılar. Çocukları da Beck’i sevdiler ve ona gerçekten kardeşleriymiş gibi davrandılar. Ailenin tamamı Beck’in evlatlık olduğunu ona söylemeleri gerekli olana kadar gizli tutmaya karar verdiler.

Beck’in Davranışları

Beck büyüdükçe Johanna onunla ilgili bir şeyleri fark etmeye başladı. İlk başta bunları görmezden gelse de zaman geçtikçe Beck’te bir gelişme olmadığını fark etti. Beck çoğunlukla sessiz duruyordu ve çoğunlukla tek başına kalmak istiyordu. Sosyal becerilerinin gelişmesi gereken bir yaş grubunda olmasına rağmen yalnız kalmaya devam ediyordu.

Kaynak: Pixabay

Johanna ve diğer iki çocuğu sürekli sohbet etmeyi seven çok sosyal kişilerdi. Bu halleri Beck’i etkilemeli ve onu daha sosyal biri yapmalıydı. Ancak Beck hiç dışarıda oynamak istemiyordu – kendi başına bile. Zamanını içeride, bir kitaba gömülü olarak geçirmeyi tercih ediyordu. Johanna ona yakınlaşmak için kitapları kullanmayı denedi ancak okuduğu kitaplarla ilgili bir konu açmaya çalışsa da Beck iletişimi devam ettirmek istemiyordu.

Okuldaki Performansı

Beck sessiz bir çocuk olmaya devam etti. Çok nadir konuşuyordu. Johanna ve David bunun çekingenlikten mi yoksa özgüvensizlikten mi olduğunu anlayamıyorlardı. Ardından okuldan bir not geldi. Beck’in öğretmenleri de benzer bir şey gözlemlemişlerdi. Beck’in okulla ilgili hiç motivasyonu yok gibiydi.

Kaynak: Highly Healthy

Ancak Beck dikkatini derslere hiç vermiyor gibi görünse de derslerinden geçecek notlar almayı başarıyordu. Johanna Beck’in sürekli kitap okumak için çekildiği odasında çok ders çalıştığını düşünüyordu.

Kopuk

Beck’in çocukluğunun büyük bir kısmı bu şekilde geçti. Herkes Beck ile bağ kurma konusunda zorluk çekiyordu. Ona yakınlaşmak çok zordu. Beck daha biyolojik annesi hakkındaki gerçeği öğrenmeden sıkıntılı bir doğaya sahip gibiydi. Johanna ona Becky’den bahsedeceği gün konusunda endişeliydi. Bu her ikisi için de zor bir deneyim olacaktı.

Kaynak: Highly Healthy

Beck onlarla zaten nadiren iletişim kurduğundan Johanna onun kendisine bunca yıl yalan söylediklerini öğrenmesi durumunda ilişkilerinin daha da sıkıntılı bir hal alacağını fark etti. Johanna Beck’in gerçek annesinin kim olduğunu ve nasıl Johanna’nın ailesinin bir parçası haline geldiğini bilmenin hakkı olduğunu biliyordu.

Gerçeği Açıkladı

Böylece uzun bir konuşmanın ardından Johanna ve David 16 yaşına geldiğinde Beck’e gerçekleri açıklamaya karar verdiler. O gün Beck’e evlatlık durumundan bahsedecek ve ona Becky’yi anlatacaklardı. Ondan hiçbir şeyi saklamamaya karar verdiler. Becky’nin hatalarından ve ailesinin ona sırtlarını dönmesinden de bahsedeceklerdi.

Kaynak: Highly Healthy

Beck 16 yaşına geldiğinde diğer çocukları birer yetişkin olmuş ve evden ayrılmışlardı. Diğer iki çocukları elbette ki durumun farkındaydılar ancak ikisi de Beck’e hiçbir şey söylememişlerdi. Johanna oturup Beck’e gerçekleri anlatma zamanı yaklaştıkça daha da geriliyordu.

Açıklama

16 yaşına gireceği günden önceki gece Johanna ve David Beck’i çağırdılar ve ona söylemeleri gereken önemli bir şey olduğunu söylediler. Beck onlara hiçbir şey söylemeden karşılarına oturduğunda ortam çok gergindi. Johanna derin bir nefes aldı ve gerçeği anlatmaya başladı.

Kaynak: Highly Healthy

Beck’e biyolojik annesi Becky’yi ve yaşadığı sorunları anlatarak başladı. Johanna her şeye rağmen Becky’nin oğlunun sağlıklı bir şekilde doğması için elinden geleni yaptığının ve doğumda hayatını kaybetmeseydi Beck’i tıpkı Johanna ve David gibi çok seveceğinin özellikle altını çizdi.

Beck’in Büyükanne ve Büyükbabası

Johanna ardından anne babasının Becky’yi ve beklenmedik hamileliğini nasıl ayıpladıklarını anlattı. Bu nedenle Beck ile hiçbir ilişkileri olmasını istememiş ve onu asla görmek istemediklerini söylemişlerdi. Dahası, Becky vefat ettiğinde anne babası bebeğini çocuk esirgeme kurumuna göndermek istemişti. Ancak Johanna onu evlat edinme konusunda direnmişti. Ciddi bir kavga etmişlerdi ve bunun sonucunda da Johanna ailesi ile bağlarını koparmıştı.

Kaynak: Highly Healthy

Johanna onlar ile iletişimi kestikten birkaç ay sonra anne babası görünürde fikirlerini değiştirmişlerdi. Johanna’nın çocuğunu görmek istiyorlardı ve kavga nedeniyle duydukları pişmanlığı dile getirmişlerdi. Ancak Johanna onları dinlemedi – diledikleri özrün samimiyetsiz olduğunun farkındaydı.

Şok Edici Tepki

Tüm bunları anlattıktan sonra Johanna ve David Beck’e nasıl hissettiğini sordular. Beklenmedik bir şekilde sakin duruyordu. Karanlık geçmişine hiçbir tepki vermemişti. Verdiği cevap çifti şok etti.

Kaynak: Highly Healthy

Görünen o ki Beck gerçeğin zaten farkındaydı. Johanna ve David’in biyolojik anne babası olmadıklarından şüphelenmeye başlamıştı. Bir gün de onlar evde değilken bazı belgeler bulmuştu ve şüphelerini doğrulamıştı. Bunca zamandır kendini onlardan uzak tutmasının nedeni buydu.

Dürüstlük Onun İçin Çok Önemliydi

Beck gerçekleri öğrendiğinde Johanna ve David ile konuşamayacak kadar öfkeliydi. Bu öfkesinin nedeni evlatlık olması veya büyükanne ile büyükbabasının daha onunla tanışmadan ona bu şekilde davranmaları değildi. Beck Johanna ve David’in gerçeği ondan bu kadar uzun bir süre saklamasına kızgındı.

Kaynak: Pixabay

Ona sonunda gerçeği söylemelerinden memnun olsa da çok geç olduğunu düşünüyordu. Beck gerçeği öğrendiği andan itibaren onlarla gerçek bir bağ kurmaya çalışmayı bırakmıştı. Bu sır nedeniyle Johanna ve David’den uzaklaşmıştı. Onlar kendisine karşı dürüst olmazsa kendisinin de onlarla gerçek bir ilişkiye sahip olamayacağına karar vermişti.

Evden Ayrıldı

Beck 18 yaşına gelir gelmez evden ayrıldı. Okula giderken çalıştığı yarı zamanlı işte yeterince para biriktirebilmişti. Johanna ve David bir işi olduğunu bile bilmiyorlardı. Beck okulu bırakmaya ve tam zamanlı olarak çalışmaya karar verdi. Johanna ve David bu kararından hiç memnun değillerdi ve onu durdurmaya çalıştılar ancak Beck kararlıydı.

Kaynak: Highly Healthy

Johanna ve David ebeveynler olarak Beck’i yüzüstü bıraktıklarını hissediyorlardı. Ona ellerinden gelen her konuda yardım etmeye çalıştılar ancak bu Beck’in güvenini kazanmaları için yeterli olmadı. Beck evden ayrıldığında Johanna ve David onunla iletişim halinde kalmaya çalıştı. Mektuplar yazdılar ve telefonla aradılar ancak Beck’in onlara verdiği cevap sayısı çabalarının çok altındaydı.

İlişki Yok

Beck’in kardeşleri bile onunla iletişim halinde kalmada zorlandılar. Antisosyal tavrı nedeniyle Johanna’nın çocukları, aynı evde yaşadıkları dönemde Beck ile sıkı bir ilişki kuramamışlardı. Beck sürekli ailenin çıkıntı çocuğu olmuştu ve kendi kendine takılmışı. Artık farklı yerlerde yaşayan yetişkinler olduğundan Beck ile gerçek bir ilişki kurmaları imkansız gibi görünüyordu.

Kaynak: Highly Healthy

Aradan iki yıl geçti. Johanna ve David Beck’ten hiç haber alamadılar. Onun için endişelenmeye başladıklarından evini ziyaret etmeye karar verdiler. Ancak Beck eski evinden taşınmıştı ve orada başkaları oturuyordu. Beck’in taşındığından haberleri yoktu. İletişimleri tamamen kesilmişti. Beck’in iyi olduğunu ummaktan başka çareleri kalmamıştı.

Beck’in Ortadan Kayboluşu

Beck’in yeni adresini bulmayı başardılar ancak gönderdikleri tüm mektuplar geri dönüyordu. Johanna ellerindeki adresin doğru olduğundan emindi. Mektuplarının neden geri gönderildiğini anlayamıyordu. Adrese gitmeye karar verdiler. Ellerindeki adres terk edilmiş eski bir ofis binasının adresiydi. Orada birinin yaşadığına dair hiçbir iz yoktu. Görünen o ki Beck onlara sahte bir adres vermişti.

Kaynak: Highly Healthy

Johanna ve David Beck’i bulmak için çok çaba harcadılar. Onun için endişeleniyorlardı. Ona bir şey olmuş veya onun bir şeyler yapmış olmasından endişeleniyorlardı. Aylarca onu aramaya devam etseler de Beck’i bulamadılar. Sanki yer yarılmıştı da içine girmişti!

Beck’i Bir Kez Daha Gördüler

Yıllar geçti ve Johanna ile David yaşlandılar. Geçen yıllar Beck’i kaybettiklerini kabullenmelerine yardım etti. Çocuklarının çocukları olmuştu ve büyükanne ile büyükbaba olmanın keyfini sürüyorlardı. Ta ki Beck’i ulusal kanallardan birinde görene kadar.

Kaynak: Highly Healthy

Çift beraber televizyon izlemeyi çok seviyorlardı ve haberleri asla kaçırmıyorlardı. En yeni suç türlerinden biri hakkında bir haber izliyorlardı: hackleme. Johanna ve David’in teknolojiyle araları o kadar da iyi değildi. Bu nedenle anlatılan hikaye kafalarını karıştırmıştı. Konsepti ve bahsi geçen terimleri anlamaya çalışıyorlardı.

Beck’in Tutuklanması

Bir anda ekranda bir fotoğraf belirdi ve Johanna karşısındaki tanıdık gözleri görünce nefesinin kesildiğini hissetti. Bu Beck’ti! Ekrandaki fotoğraf da herhangi bir fotoğraf değildi. Bir sabıka fotoğrafıydı! Beck yeni bir siber suçlular dalgasının lideri olarak tutuklanmıştı.

Kaynak: Highly Healthy

Görünen o ki Beck sistemleri haclemek ve insanları dolandırmak için kullanılan pek çok aracı geliştiren kişiydi. Birkaç aydır tutuklu durumdaydı. Polis düzenlediği büyük bir hack operasyonunu takip etmiş ve evine ulaşmıştı. Evine polis baskını düzenlenmişti.

Şaşırtıcı Gerçek

Johanna ve David öğrendikleri karşısında şok olmuşlardı. Beck tüm bunları nasıl öğrenebilmişti? Sonuçta Beck okulu terk etmişti ve tüm bu anlatılanlar fazlasıyla sofistike gibi duruyordu. Öyle ki haberde anlatılanlara göre kullanılan sistemler polisin şimdiye kadar karşılaştığı her şeyden daha gelişmişti. Böylesine bir şey ancak bir dahinin başının altından çıkabilirdi. Tüm bunları nasıl başardığını anlamak için Beck’i bazı testlere tabi tutmuşlardı.

Kaynak: Highly Healthy

Görünen o ki Beck’in IQ’su 172’ydi! Bu Einstein’dan tam 12 puan daha yüksekti! Bu Beck’in normalin üstündeki yetenek ve becerilerini açıklıyordu. Johanna ve David duyduklarına inanamıyorlardı. Tüm bu yıllar boyunca oğullarının garip ve antisosyal olduğuna inanmışlardı. Halbuki o bir dahiydi!

Hack Yazılımı

Beck 20 yaşından beri yazılımının üzerinde çalıştığını itiraf etmişti. Tutuklanabileceğini biliyordu. Bu nedenle ilk başta yazılımı gizli tutmuştu. Yarattığı yazılım o kadar iyiydi ki dijital kaydının olduğu sistemlerin tamamına girip kendi varlığını silmişti.

Kaynak: Highly Healthy

Yetkililer Beck’in zekasının türünün tek örneği olduğunun farkındalardı. İnanılmaz zekası sayesinde internet geliştikçe yazılımını da geliştirmeyi başarmıştı. Büyük ihtimalle dünya üzerinde var olmuş en büyük dahilerden biriydi. Bu nedenle polis onu tutukladığında akıllarında farklı bir plan vardı.

Temiz Biz Başlangıç

Beck’i hapse tıkmak yerine ona kendileri için çalışma şansı sundular. Hack ve siber suçlar konusundaki bilgisi adalet sistemi için bulunmaz bir hazineydi. Onun kendi taraflarında olması yeni siber suçlu dalgasının önüne geçmelerine yardımcı olacaktı.

Kaynak: Highly Healthy

Beck hapiste yatmak yerine hükümet için çalışmayı kabul etmişti. Artık ülkenin en önemli danışmanlarından biriydi. Eskiden beraber çalıştığı kişiler artık polis için çalışmasından hiç memnun olmayacaklardı. Bu bilinmeyen bir yerde sürekli koruma altında yaşaması gerektiği anlamına geliyordu.

Rahatlamış Ebeveynler

Johanna ve David şok olmuşlardı. Beck için böylesine bir geleceği hayal bile edemezlerdi. Ancak rahatlamışlardı. Beck’i yıllardır görmemiş olsalar da en azından artık hayatta, güvenli ve iyi bir yerde olduğunu biliyorlardı.

Kaynak: Highly Healthy

Johanna ve David Beck’in bu yeni pozisyonunun onların kendisi ile iletişime geçmesini imkansız kılacağının farkındalardı. Yine de nasıl olduğunu bilmek onların içini rahatlatmıştı. Şimdi yapabilecekleri tek şey bir gün tekrar buluşup bir aile olabileceklerini ummak ve dua etmekti.

Bu Çift Sonunda Kendilerini İnciten Bir Bebeği Sevip Evlat Edindi

Johanna ve David’in Beck’i en son düşünmelerinin üzerinden yıllar geçmişti. Korkunç bir şey yaptıklarının farkında olsalar da yıllar geçtikçe olanları arka plana itmeyi başarmışlardı. Ta ki bir gece televizyonu açana kadar. Bir anda tüm anıları canlandı.

Kaynak: Pixabay

Çiftimiz, Beck’i ekranda gördüğünde şok oldu. Onu son gördüklerinden bu yana açıkça büyümüştü ancak gördükleri kişinin Beck olduğundan emindiler. Ama Beck’in fotoğrafı neden haberlere çıkmıştı? Neler olmuştu? Çiftimiz Beck ile ilgili bir şeylerin ters olduğunun farkındaydılar ancak bunu beklemiyorlardı.

Johanna ile Tanışın

Johanna 70’li yaşlarının başında sıradan bir kadındı. Kocası David ile normal bir hayat sürüyordu. Ancak sahip olduğu bu huzur dolu ve normal hayata sadece son birkaç on yılda kavuşmuştu. Yetişkinliğinin çoğu, hafızasından silmek istediği bir trajedi ile lekelenmişti.

Kaynak: Pixabay

Trajedi Johanna henüz sadece 24 yaşındayken başlamıştı. O zamanlar Johanna ve David 5 yıldır beraberlerdi ve sağlıklı iki çocukları vardı. David iyi para kazanıyordu ve mutlu, rahat bir hayatları vardı.

Kara Leke

Johanna’nın Becky adında bir kız kardeşi vardı. Johanna rahat bir hayat sürerken durum Becky için tam tersiydi. Alkolik olan Becky’nin düzenli bir ilişkisi hiç olmamıştı. Aldığı bir dolu kötü karar ve yaptığı hatalar onun ailenin kara lekesi olmasına neden olmuştu.

Kaynak: Pixabay

Becky’nin ailesi ile ilişkisi sıkıntılıydı ancak Johanna onun için endişelenmeden edemiyordu. Becky ailesi tarafından dışlandığında Johanna onunla iletişimde kalan tek aile üyesiydi.

Becky’nin Sırrı

İki kız kardeş birbirlerinden tamamen farklı iki hayat sürmelerine rağmen birbirlerine yakın kalmaya devam ettiler. Birbirlerini çok seviyorlardı ve ailedeki gerginliğe rağmen yakınlıklarını korumayı başarmışlardı. Bu nedenle Becky’nin sırrını söylediği tek kişinin Johanna olması hiç şaşırtıcı değildi.

Kaynak: Pixabay

Görünen o ki Becky, ailesinin kendisine sırtını dönmesinden sadece birkaç ay sonra hamile kalmıştı. Johanna bunu duyduğunda kardeşi için çok mutlu olmuştu. İki çocuk annesi olan Johanna, bir bebek sahibi olmanın Becky’yi toparlanmaya ve düzgün bir adamla evlenip yerleşmeye iteceğini umuyordu.

Kardeşinin Yanındaydı

Ailenin geri kalanı Becky’nin hamile olduğunu duyduğunda dehşete düştü. Becky evli değildi ve çocuğun babası da kesinlikle sorumluluk almıyordu. Aile Becky’yi geri almak ve hamileliği ile uğraşmak istemiyordu. Bu noktada Johanna, Becky’nin güvenebileceği tek kişiydi.

Kaynak: Pixabay

Becky hamileyken alkol içmemek konusunda çok zorlanıyordu. Kendini tutabiliyordu ancak yoksunluk belirtileri nedeniyle vücudu güçsüzleşiyordu. O kadar zayıf düşmüştü ki doğum sırasında hayatını kaybetti.

Trajedi

Johanna mahvolmuştu. Doğum sırasında Becky’nin yanındaydı ve risk konusunda uyarılmasına rağmen Becky’yi gerçekten de kaybedebileceğini düşünmemişti. Bebek yüzünden Johanna Becky için düzgün bir şekilde de yas tutamamıştı.

Kaynak: Highly Healthy

Bebek mucizevi bir şekilde çok sağlıklıydı. Ortada bir baba olmadığından ve Becky de öldüğünden, Johanna’nın bu bebeği evlat edinmekten başka bir çaresi kalmamıştı. Ailesi halen daha Becky’nin çocuğunu istemediğinden elindeki tek seçenek buydu. Peki David bir çocuğa daha bakmayı kabul edecek miydi?

Evlat Edinme

David Becky’nin ölümünü duyunca şok olmuştu. Johanna ona evlat edinme konusunu açınca David ne hissettiğini anladı ve önlerindeki tek seçeneğin bu olduğunu kabul etti. Becky’nin çocuğuna bakmanın ekstra masraf çıkartacağının farkındaydı ancak bu Becky için yapabilecekleri tek şeydi.

Kaynak: Highly Healthy

Johanna ve David evlat edindikleri bebeğe annesinin onuruna Beck ismini verdiler. O gün hastane odasında çok fazla gözyaşı döküldü. Olaya şahit olan hastane personeli bile duygusallaşmıştı. Evlat edinme için gerekli belgeleri hızlıca hazırladılar.

Her Son Yeni Bir Başlangıçtır

Johanna ve David Becky’nin cenaze töreni için de ayarlamaları yaptılar. Üzücü bir gündü. Becky’nin sadece birkaç arkadaşı cenazeye geldi. Johanna’nın ailesinden tek bir kişi bile Becky’ye veda etmeye gelmedi. Johanna’nın kalbi kardeşi Becky için kırıldı.

Kaynak: Highly Healthy

Johanna ve David, Beck’e iyi davrandılar. Çocukları da Beck’i sevdiler ve ona gerçekten kardeşleriymiş gibi davrandılar. Ailenin tamamı Beck’in evlatlık olduğunu ona söylemeleri gerekli olana kadar gizli tutmaya karar verdiler.

Beck’in Davranışları

Beck büyüdükçe Johanna onunla ilgili bir şeyleri fark etmeye başladı. İlk başta bunları görmezden gelse de zaman geçtikçe Beck’te bir gelişme olmadığını fark etti. Beck çoğunlukla sessiz duruyordu ve çoğunlukla tek başına kalmak istiyordu. Sosyal becerilerinin gelişmesi gereken bir yaş grubunda olmasına rağmen yalnız kalmaya devam ediyordu.

Kaynak: Pixabay

Johanna ve diğer iki çocuğu sürekli sohbet etmeyi seven çok sosyal kişilerdi. Bu halleri Beck’i etkilemeli ve onu daha sosyal biri yapmalıydı. Ancak Beck hiç dışarıda oynamak istemiyordu – kendi başına bile. Zamanını içeride, bir kitaba gömülü olarak geçirmeyi tercih ediyordu. Johanna ona yakınlaşmak için kitapları kullanmayı denedi ancak okuduğu kitaplarla ilgili bir konu açmaya çalışsa da Beck iletişimi devam ettirmek istemiyordu.

Okuldaki Performansı

Beck sessiz bir çocuk olmaya devam etti. Çok nadir konuşuyordu. Johanna ve David bunun çekingenlikten mi yoksa özgüvensizlikten mi olduğunu anlayamıyorlardı. Ardından okuldan bir not geldi. Beck’in öğretmenleri de benzer bir şey gözlemlemişlerdi. Beck’in okulla ilgili hiç motivasyonu yok gibiydi.

Kaynak: Highly Healthy

Ancak Beck dikkatini derslere hiç vermiyor gibi görünse de derslerinden geçecek notlar almayı başarıyordu. Johanna Beck’in sürekli kitap okumak için çekildiği odasında çok ders çalıştığını düşünüyordu.

Kopuk

Beck’in çocukluğunun büyük bir kısmı bu şekilde geçti. Herkes Beck ile bağ kurma konusunda zorluk çekiyordu. Ona yakınlaşmak çok zordu. Beck daha biyolojik annesi hakkındaki gerçeği öğrenmeden sıkıntılı bir doğaya sahip gibiydi. Johanna ona Becky’den bahsedeceği gün konusunda endişeliydi. Bu her ikisi için de zor bir deneyim olacaktı.

Kaynak: Highly Healthy

Beck onlarla zaten nadiren iletişim kurduğundan Johanna onun kendisine bunca yıl yalan söylediklerini öğrenmesi durumunda ilişkilerinin daha da sıkıntılı bir hal alacağını fark etti. Johanna Beck’in gerçek annesinin kim olduğunu ve nasıl Johanna’nın ailesinin bir parçası haline geldiğini bilmenin hakkı olduğunu biliyordu.

Gerçeği Açıkladı

Böylece uzun bir konuşmanın ardından Johanna ve David 16 yaşına geldiğinde Beck’e gerçekleri açıklamaya karar verdiler. O gün Beck’e evlatlık durumundan bahsedecek ve ona Becky’yi anlatacaklardı. Ondan hiçbir şeyi saklamamaya karar verdiler. Becky’nin hatalarından ve ailesinin ona sırtlarını dönmesinden de bahsedeceklerdi.

Kaynak: Highly Healthy

Beck 16 yaşına geldiğinde diğer çocukları birer yetişkin olmuş ve evden ayrılmışlardı. Diğer iki çocukları elbette ki durumun farkındaydılar ancak ikisi de Beck’e hiçbir şey söylememişlerdi. Johanna oturup Beck’e gerçekleri anlatma zamanı yaklaştıkça daha da geriliyordu.

Açıklama

16 yaşına gireceği günden önceki gece Johanna ve David Beck’i çağırdılar ve ona söylemeleri gereken önemli bir şey olduğunu söylediler. Beck onlara hiçbir şey söylemeden karşılarına oturduğunda ortam çok gergindi. Johanna derin bir nefes aldı ve gerçeği anlatmaya başladı.

Kaynak: Highly Healthy

Beck’e biyolojik annesi Becky’yi ve yaşadığı sorunları anlatarak başladı. Johanna her şeye rağmen Becky’nin oğlunun sağlıklı bir şekilde doğması için elinden geleni yaptığının ve doğumda hayatını kaybetmeseydi Beck’i tıpkı Johanna ve David gibi çok seveceğinin özellikle altını çizdi.

Beck’in Büyükanne ve Büyükbabası

Johanna ardından anne babasının Becky’yi ve beklenmedik hamileliğini nasıl ayıpladıklarını anlattı. Bu nedenle Beck ile hiçbir ilişkileri olmasını istememiş ve onu asla görmek istemediklerini söylemişlerdi. Dahası, Becky vefat ettiğinde anne babası bebeğini çocuk esirgeme kurumuna göndermek istemişti. Ancak Johanna onu evlat edinme konusunda direnmişti. Ciddi bir kavga etmişlerdi ve bunun sonucunda da Johanna ailesi ile bağlarını koparmıştı.

Kaynak: Highly Healthy

Johanna onlar ile iletişimi kestikten birkaç ay sonra anne babası görünürde fikirlerini değiştirmişlerdi. Johanna’nın çocuğunu görmek istiyorlardı ve kavga nedeniyle duydukları pişmanlığı dile getirmişlerdi. Ancak Johanna onları dinlemedi – diledikleri özrün samimiyetsiz olduğunun farkındaydı.

Şok Edici Tepki

Tüm bunları anlattıktan sonra Johanna ve David Beck’e nasıl hissettiğini sordular. Beklenmedik bir şekilde sakin duruyordu. Karanlık geçmişine hiçbir tepki vermemişti. Verdiği cevap çifti şok etti.

Kaynak: Highly Healthy

Görünen o ki Beck gerçeğin zaten farkındaydı. Johanna ve David’in biyolojik anne babası olmadıklarından şüphelenmeye başlamıştı. Bir gün de onlar evde değilken bazı belgeler bulmuştu ve şüphelerini doğrulamıştı. Bunca zamandır kendini onlardan uzak tutmasının nedeni buydu.

Dürüstlük Onun İçin Çok Önemliydi

Beck gerçekleri öğrendiğinde Johanna ve David ile konuşamayacak kadar öfkeliydi. Bu öfkesinin nedeni evlatlık olması veya büyükanne ile büyükbabasının daha onunla tanışmadan ona bu şekilde davranmaları değildi. Beck Johanna ve David’in gerçeği ondan bu kadar uzun bir süre saklamasına kızgındı.

Kaynak: Pixabay

Ona sonunda gerçeği söylemelerinden memnun olsa da çok geç olduğunu düşünüyordu. Beck gerçeği öğrendiği andan itibaren onlarla gerçek bir bağ kurmaya çalışmayı bırakmıştı. Bu sır nedeniyle Johanna ve David’den uzaklaşmıştı. Onlar kendisine karşı dürüst olmazsa kendisinin de onlarla gerçek bir ilişkiye sahip olamayacağına karar vermişti.

Evden Ayrıldı

Beck 18 yaşına gelir gelmez evden ayrıldı. Okula giderken çalıştığı yarı zamanlı işte yeterince para biriktirebilmişti. Johanna ve David bir işi olduğunu bile bilmiyorlardı. Beck okulu bırakmaya ve tam zamanlı olarak çalışmaya karar verdi. Johanna ve David bu kararından hiç memnun değillerdi ve onu durdurmaya çalıştılar ancak Beck kararlıydı.

Kaynak: Highly Healthy

Johanna ve David ebeveynler olarak Beck’i yüzüstü bıraktıklarını hissediyorlardı. Ona ellerinden gelen her konuda yardım etmeye çalıştılar ancak bu Beck’in güvenini kazanmaları için yeterli olmadı. Beck evden ayrıldığında Johanna ve David onunla iletişim halinde kalmaya çalıştı. Mektuplar yazdılar ve telefonla aradılar ancak Beck’in onlara verdiği cevap sayısı çabalarının çok altındaydı.

İlişki Yok

Beck’in kardeşleri bile onunla iletişim halinde kalmada zorlandılar. Antisosyal tavrı nedeniyle Johanna’nın çocukları, aynı evde yaşadıkları dönemde Beck ile sıkı bir ilişki kuramamışlardı. Beck sürekli ailenin çıkıntı çocuğu olmuştu ve kendi kendine takılmışı. Artık farklı yerlerde yaşayan yetişkinler olduğundan Beck ile gerçek bir ilişki kurmaları imkansız gibi görünüyordu.

Kaynak: Highly Healthy

Aradan iki yıl geçti. Johanna ve David Beck’ten hiç haber alamadılar. Onun için endişelenmeye başladıklarından evini ziyaret etmeye karar verdiler. Ancak Beck eski evinden taşınmıştı ve orada başkaları oturuyordu. Beck’in taşındığından haberleri yoktu. İletişimleri tamamen kesilmişti. Beck’in iyi olduğunu ummaktan başka çareleri kalmamıştı.

Beck’in Ortadan Kayboluşu

Beck’in yeni adresini bulmayı başardılar ancak gönderdikleri tüm mektuplar geri dönüyordu. Johanna ellerindeki adresin doğru olduğundan emindi. Mektuplarının neden geri gönderildiğini anlayamıyordu. Adrese gitmeye karar verdiler. Ellerindeki adres terk edilmiş eski bir ofis binasının adresiydi. Orada birinin yaşadığına dair hiçbir iz yoktu. Görünen o ki Beck onlara sahte bir adres vermişti.

Kaynak: Highly Healthy

Johanna ve David Beck’i bulmak için çok çaba harcadılar. Onun için endişeleniyorlardı. Ona bir şey olmuş veya onun bir şeyler yapmış olmasından endişeleniyorlardı. Aylarca onu aramaya devam etseler de Beck’i bulamadılar. Sanki yer yarılmıştı da içine girmişti!

Beck’i Bir Kez Daha Gördüler

Yıllar geçti ve Johanna ile David yaşlandılar. Geçen yıllar Beck’i kaybettiklerini kabullenmelerine yardım etti. Çocuklarının çocukları olmuştu ve büyükanne ile büyükbaba olmanın keyfini sürüyorlardı. Ta ki Beck’i ulusal kanallardan birinde görene kadar.

Kaynak: Highly Healthy

Çift beraber televizyon izlemeyi çok seviyorlardı ve haberleri asla kaçırmıyorlardı. En yeni suç türlerinden biri hakkında bir haber izliyorlardı: hackleme. Johanna ve David’in teknolojiyle araları o kadar da iyi değildi. Bu nedenle anlatılan hikaye kafalarını karıştırmıştı. Konsepti ve bahsi geçen terimleri anlamaya çalışıyorlardı.

Beck’in Tutuklanması

Bir anda ekranda bir fotoğraf belirdi ve Johanna karşısındaki tanıdık gözleri görünce nefesinin kesildiğini hissetti. Bu Beck’ti! Ekrandaki fotoğraf da herhangi bir fotoğraf değildi. Bir sabıka fotoğrafıydı! Beck yeni bir siber suçlular dalgasının lideri olarak tutuklanmıştı.

Kaynak: Highly Healthy

Görünen o ki Beck sistemleri haclemek ve insanları dolandırmak için kullanılan pek çok aracı geliştiren kişiydi. Birkaç aydır tutuklu durumdaydı. Polis düzenlediği büyük bir hack operasyonunu takip etmiş ve evine ulaşmıştı. Evine polis baskını düzenlenmişti.

Şaşırtıcı Gerçek

Johanna ve David öğrendikleri karşısında şok olmuşlardı. Beck tüm bunları nasıl öğrenebilmişti? Sonuçta Beck okulu terk etmişti ve tüm bu anlatılanlar fazlasıyla sofistike gibi duruyordu. Öyle ki haberde anlatılanlara göre kullanılan sistemler polisin şimdiye kadar karşılaştığı her şeyden daha gelişmişti. Böylesine bir şey ancak bir dahinin başının altından çıkabilirdi. Tüm bunları nasıl başardığını anlamak için Beck’i bazı testlere tabi tutmuşlardı.

Kaynak: Highly Healthy

Görünen o ki Beck’in IQ’su 172’ydi! Bu Einstein’dan tam 12 puan daha yüksekti! Bu Beck’in normalin üstündeki yetenek ve becerilerini açıklıyordu. Johanna ve David duyduklarına inanamıyorlardı. Tüm bu yıllar boyunca oğullarının garip ve antisosyal olduğuna inanmışlardı. Halbuki o bir dahiydi!

Hack Yazılımı

Beck 20 yaşından beri yazılımının üzerinde çalıştığını itiraf etmişti. Tutuklanabileceğini biliyordu. Bu nedenle ilk başta yazılımı gizli tutmuştu. Yarattığı yazılım o kadar iyiydi ki dijital kaydının olduğu sistemlerin tamamına girip kendi varlığını silmişti.

Kaynak: Highly Healthy

Yetkililer Beck’in zekasının türünün tek örneği olduğunun farkındalardı. İnanılmaz zekası sayesinde internet geliştikçe yazılımını da geliştirmeyi başarmıştı. Büyük ihtimalle dünya üzerinde var olmuş en büyük dahilerden biriydi. Bu nedenle polis onu tutukladığında akıllarında farklı bir plan vardı.

Temiz Biz Başlangıç

Beck’i hapse tıkmak yerine ona kendileri için çalışma şansı sundular. Hack ve siber suçlar konusundaki bilgisi adalet sistemi için bulunmaz bir hazineydi. Onun kendi taraflarında olması yeni siber suçlu dalgasının önüne geçmelerine yardımcı olacaktı.

Kaynak: Highly Healthy

Beck hapiste yatmak yerine hükümet için çalışmayı kabul etmişti. Artık ülkenin en önemli danışmanlarından biriydi. Eskiden beraber çalıştığı kişiler artık polis için çalışmasından hiç memnun olmayacaklardı. Bu bilinmeyen bir yerde sürekli koruma altında yaşaması gerektiği anlamına geliyordu.

Rahatlamış Ebeveynler

Johanna ve David şok olmuşlardı. Beck için böylesine bir geleceği hayal bile edemezlerdi. Ancak rahatlamışlardı. Beck’i yıllardır görmemiş olsalar da en azından artık hayatta, güvenli ve iyi bir yerde olduğunu biliyorlardı.

Kaynak: Highly Healthy

Johanna ve David Beck’in bu yeni pozisyonunun onların kendisi ile iletişime geçmesini imkansız kılacağının farkındalardı. Yine de nasıl olduğunu bilmek onların içini rahatlatmıştı. Şimdi yapabilecekleri tek şey bir gün tekrar buluşup bir aile olabileceklerini ummak ve dua etmekti.

Kocası Öldükten Sonra Açığa Çıkan Bir Şey Dul Kadının Beraber Yaşadıkları Hayatı Sorgulamasına Neden Oldu

Dürüstlük, bir ilişkiyi sürdürmede önemli bir rol oynar. Dürüstlük olmadan güven de olmaz ve ilişkiniz korku, şüphe ve güvensizlikler ile gölgelenir. Çiftlerin birbirlerinden sır saklaması, uyumlu bir ilişki isteniyorsa genelde istenmeyen bir şeydir.

Kaynak: Pixabay

Partnerinizin sizden sakladığı sırları merak ettiniz mi? Onu size yalan söylerken yakaladınız mı? 60 yıldan uzun süredir evli olduğunuzu ve ilişkinize adadığınız tüm o zamanın ve duyguların bir yalan olduğunu keşfettiğinizi hayal edin.

Audrey ile Tanışın

Bu rahmetli Glyndwr’un eşi Audrey Philips’in hikayesi. Kocası öldükten yıllar sonra, tüm ilişkileri boyunca bir sır sakladığını keşfetti. Öyle ki bu keşfi kocasını gerçekten tanıyıp tanımadığını sorgulattı.

Kaynak: History Chronicle

Audrey basit bir kadındı. Evlenmeyi hayatta verdiği en iyi kararlardan biri olarak görüyordu ve kocasını çok seviyordu. Varlıklı değillerdi ancak sahip oldukları ile mutluydu. Bu nedenle kocasının sırrını keşfettiğinde, bildiği gerçek büyük bir yara aldı.

Aşık Oldular

Audrey kocası ile bir barda tanıştı. Her ikisi için de ilk görüşte aşktı. Glyndwr onu okumasını engelleyen gizemli bir auraya sahip olsa da Audrey onunlayken rahat ve konforlu olduğunu fark etti.

Kaynak: Pixabay

Audrey ve Glyndwr, beraber geçirdikleri ilk ay sanki bir balonun içindeymiş gibi hissettiler. Çevrelerinde olup bitenler onlara dokunamıyordu. Glyndwr Audrey’e sanki odadaki tek kişi oymuş gibi bakıyor, Audrey de her anını onunla geçirmek istiyordu.

Ruh Eşiydiler

Her ikisinin de birbirlerine sırılsıklam aşık oldukları açıktı. Daha önce hiç böyle hissetmemişlerdi. Glyndwr arada işi nedeniyle ortadan kaybolsa da sürekli geri gelmiş ve Audrey ile vakit geçirecek zamanı bulmuştu. Audrey’nin tek bildiği Glyndwr’un bir inşaat mühendisi olduğu ve yaptığı işlerin çoğunun şehir dışında olduğuydu.

Kaynak: Pixabay

Çiftin ilişkilerini bir sonraki aşamaya çıkartmaları çok sürmedi. Evlendiklerinde herkes mükemmel bir çift olduklarını biliyordu. Audrey sevinçten göklere uçuyordu. Ancak evlendikten birkaç ay sonra çiftimiz, hayatlarını değiştirecek büyük bir haber aldılar.

Hastaneye Kaldırıldı

Audrey karnında keskin bir acı hissettiğinde normal bir gün geçiriyordu. Neyse ki Glyndwr o sırada evdeydi. Bir iş gezisinden yeni dönmüştü. Hemen en yakın hastanenin acil servisine gittiler.

Kaynak: Pixabay

Detaylı bir muayenenin ardından doktor önemli haberleri olduğunu söyledi. Çiftimiz el ele tutuştu. Ciddi bir şey olmaması için dua ediyorlardı. Doktor Audrey’nin hamile olduğunu söyledi. Audrey ve Glyndwr çok rahatlamıştı. Haberi mutlulukla karşıladılar ve bu hamilelik onları birbirine daha da yakınlaştırdı.

Mutlu Aile Tablosu

Audrey sağlıklı bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Adını Jake koydular. Hayatlarına bir bebek girmesiyle evleri daha da mutlu ve sevgi dolu bir yuvaya dönüştü. Audrey daha fazlasını isteyemezdi.

Kaynak: History Chronicle

Glyndwr Audrey’e iş gezilerinde nereye gittiğini veya neler yaptığını söylemese de Audrey’nin Glyndwr’un kendisine olan sevgisine inancı tamdı. Glyndwr’un kendisine ve ailesine sadık olduğundan emindi. Ancak bazen bu gezilerde gerçekten neler yaptığını merak ediyordu.

Ani Bir Karar

Bir gün garip bir şey oldu. Glyndwr bir akşamüstü her zamanki yürüyüşlerinden birine çıktı. Ancak bu sefer döndüğünde çok gergin görünüyordu. Audrey’e bir hafta içerisinde taşınmaları gerektiğini söyledi.

Kaynak: Pixabay

Audrey şok olmuştu. Glyndwr’un söylediği şeyi hayal mi etmişti? Glyndwr kendini tekrar ettiğinde Audrey olan biteni sorgulamaya başladı. Neden hemen taşınmaları gerekiyordu? Başka bir yere taşınmak istemiyordu. Komşular ile iyi bir ilişki kurmuştu ve burada harika anıları vardı.

Komplikasyonlar Oluştu

Çift bu ani taşınma konusunda tartışırken Audrey karnında bir acı hissetti. Glyndwr onu tekrar apar topar hastaneye götürdü ve ikinci kez hamile olduğunu öğrendiler. Ancak bu sefer güzel haberin yanında bir problem de vardı.

Kaynak: Pixabay

Audrey’nin ikinci hamileliği hassas bir hamilelikti. Eğer bebeği tutmaya karar verirlerse Audrey’i riske atabilirlerdi veya bu sahip olabilecekleri son bebek olabilirdi. Çift bebeği tutmaya ve riskleri göze almaya karar verdi.

Planı İçin Bir Problem

Audrey’nin yüksek riskli hamileliği ile taşınmak artık onlar için bir seçenek değildi. Audrey kocasının bebek doğmadan seyahat edemeyecekleri söylendiğinde üzüldüğünün farkındaydı. Ancak taşınma planının rafa kaldırılması onu içten içe memnun etmişti.

Kaynak: Pixabay

Glyndwr’un kötü ruh hali uzun sürmedi. Sağlık durumu nedeniyle Audrey ve Jake ile ilgilendi. Audrey hamileliğinin büyük bir kısmını yatakta geçiriyordu, bu nedenle Glyndwr de iş gezilerinin sayısını azaltmıştı.

Sürpriz Bir Vaz Geçiş

Bir gün Glyndwr Audrey’e kızları doğduktan sonra taşınmakta ısrar etmeyeceğini söyledi. İki çocukla birlikte artık evde daha fazla vakit geçirmesi gerektiğini ve çocuklarının herkesin birbirini tanıdığı bir mahallede büyümesinin en iyisi olacağını fark etmişti.

Kaynak: History Chronicle

Audrey duydukları karşısında şaşırmıştı çünkü bu hiç Glyndwr’luk bir davranış değildi. Genelde bir şey istediğinde elde edene kadar uğraşırdı. Audrey’nin isteğine boyun eğip taşınmaktan vaz geçmesi ona hiç uymayan bir davranıştı. Evliliklerinin sonraki 50 yılı uyum içerisinde geçti. Taşınma konusu ilişkilerindeki tek büyük tartışma gibiydi.

Beklenmedik Bir Sorunla Karşılaştılar

Ancak çiftimiz başka bir sorunla yüzleşti. Glyndwr’un sağlığı kötüleşiyordu. Sürekli elleri titriyor ve yürümekte de zorluk çekiyordu. Başka belirtiler de gösteriyordu. Bu nedenle bir doktora gitmeye karar verdiler.

Kaynak: Pixabay

Aldıkları teşhis beklenmedikti. Doktor onlara Glyndwr’un Parkinson hastası olduğunu söyledi. Audrey duydukları karşısında mahvolmuştu. Bu nedenle kalan vakitlerini olabilecek en iyi şekilde değerlendirmeye karar verdi.

Üzücü Bir Vefat

Glyndwr ne yazık ki ilaçlara rağmen bir iyileşme göstermedi. Sağlık durumu beklenenden daha hızlı kötüleşiyordu. Audrey’e sık sık üzgün gözlerle bakıyor, Audrey ona döndüğünde de bir şeyler diyecek gibi olup sonra vaz geçiyordu. Audrey onu zorlamadı. Sadece kocasının yanında olabildiğince çok vakit geçirmek istiyordu.

Kaynak: History Chronicle

Glyndwr birkaç hafta sonra vefat etti. Audrey yıkılmıştı. Onu tanıyan birkaç kişi de üzgündü. Dışarıdan genelde eşine ve çocuklarına bağlı gizemli bir aile babası olarak görünüyordu.

Yas Tutan Eş

Audrey sevgili kocası yanında olmadan zor zamanlar geçiriyordu. O kadar kötü durumdaydı ki eşyalarını toplayacak gücü bile kendinde bulamıyordu. Ancak eşyalarını toplaması ve hayatına devam etmesi gerektiğinin farkındaydı. Yas sürecinin önemli bir adımıydı.

Kaynak: History Chronicle

Audrey’nin çocukları ona yardım etmeyi teklif ettiler ancak o bunun yalnız yapması gereken bir şey olduğunu biliyordu. Glyndwr’un ne kadar kapalı biri olduğunun ve kişisel eşyaları hakkında ne kadar hassas olduğunun farkındaydı. Audrey bu gizliliğinin nedenini hiç sorgulamamıştı ve ölümünden sonra da isteklerine saygı duymaya devam ediyordu.

Eşyalarını Topladı

Audrey Glyndwr’un eşyalarını toplayacak gücü vefatından üç yıl sonra buldu. Eşyaları tek tek toplarken eski anıların canlanması acı vericiydi. Her şeyin manevi bir değeri var gibiydi.

Kaynak: History Chronicle

Ancak kutular birer birer doldu ve geriye sadece Glyndwr’un çalışma masası kaldı. İnşaat mühendisi olarak mesleğinin yanı sıra Glyndwr yazı yazmayı da çok seviyordu. Sık sık çalışma odasına çekilir ve masasında bir şeyler yazardı.

Çekmece

Glyndwr ve Audrey neredeyse her şeylerini paylaşsalar da Audrey Glyndwr’un masasını hiç kurcalamamıştı. Sandalyesine oturup çekmeceye bakarken gerilmeye başlamıştı. Sanki gizli bir şeyler çeviriyor gibi hissediyordu.

Kaynak: History Chronicle

Ancak sonunda merakı baskın geldi. Burada aşk şiirleri veya yazdığı bir kitap mı bulacaktı? Audrey veya ilişkileri hakkında bir şeyler yazmış olabilir miydi? Yazdığı hiçbir şeyi okumamıştı ve gerçekten çok merak ediyordu.

Garip Belgeler

Ancak çekmeceyi açtığında içinde sadece garip görünümlü belgeler olduğunu gördü. Hepsi başka birinin adınaydı. Audrey’nin okuduklarına göre bunlar genç bir çocuk hakkındaydı.

Kaynak: History Chronicle

Genç çocuk bir teste girmişti ve fotografik hafızası olduğu keşfedilmişti. Her şeyi ezberleyebiliyordu – resimleri ve haritaları bile! Okuldan gelen bir mektupta çocuğu okuldan almaya karar verdikleri çünkü fotografik hafızasının haksız rekabet yarattığı yazıtordu.

Bu Çocuk da Kimdi?

Bu belgelerin kocasıyla alakası neydi? Audrey mektubu kontrol etti ve bir tarih buldu. Hesaplarına göre kocası o tarihte 13 yaşında olmalıydı. Belgelerdeki çocukla aynı yaşlarda.

Kaynak: History Chronicle

Bu noktada Audrey meraktan çok şüphe hissetmeye başladı. Merakla belge üstüne belge okumaya başladı. Çekmecedeki son belgeye geldiğinde onu şok eden bir belge buldu.

Proje XX

Belge gizli bir operasyon hakkındaydı – XX adında bir casuslukla mücadele projesi. Belgelerin çoğu şifreli gibiydi ve ne dediklerini çözemiyordu. Kocası neden böylesine belgelere sahipti? Üzerinde bir telefon numarası olan bir notu fark etti.

Kaynak: Pixabay

Audrey numarayı aradığında karşısına çıkacak kişinin sorularına cevap verebileceğini düşündü. Ancak tereddüt ediyordu. Sorularına cevaplar almak istese de öğreneceklerinin rahmetli eşi hakkındaki fikirlerini değiştirme ihtimali vardı. Ya kötü bir şeyler öğrenirse?

Cevapları Aldı

Audrey Glyndwr’ın sık sık gittiği şehir dışı gezileri ve işi hakkında nasıl konuşmadığını düşündü. Ancak aynı zamanda işi hariç her şeyi nasıl birbirleri ile paylaştıklarını da hatırladı. Glyndwr kendisinden bir şeyler sakladıysa bunun bir nedeni olmalıydı. Audrey’nin gerçeği öğrenmeye çalışması onu üzer miydi?

Kaynak: History Chronicle

Audrey’nin telefon numarası ile ne yapacağına karar vermesi günler sürdü. Bazı günler meraktan içi içini yiyordu, bazı günler ise her şeyi olduğu gibi bırakması gerektiğini hissediyordu. Sonunda bir gün numarayı aradı. Bunun gerçeği öğrenmek için tek şansı olduğunu düşündü. Numarayı iki kez aradı ancak cevap alamadı.

Gizemli Bir Telefon

O gece Audrey’e bir telefon geldi. Cevap verdiğinde karşısındaki kişi, sakin ve yumuşak bir ses tonuyla ona Audrey Philips ile görüşüp görüşmediğini sordu. Audrek kimliğini doğruladığında da bu numarayı nereden bulduğunu sordu. Audrey numarayı Glyndwr’un masasındaki bazı belgelerin arasında bulduğunu söyledi.

Kaynak: Pixabay

Masada anlamadığı başka belgelerin de olduğunu söyleyerek karşıdaki kişinin kendisine yardım edip edemeyeceğini sordu. Karşıda uzun bir sessizlik yaşandı. Audrey bağlantının kesildiğinden şüphelenmeye başlamıştı ki karşıdaki kişi yarın gelip her şeyi açıklayacağını söyledi.

Uykusuz, Uzun Bir Gece

Audrey o gece güçlükle uyuyabildi. Telefondaki adam her şeyi açıklayacağını söylerken ne demek istemişti? Glyndwr karanlık işlere mi bulaşmıştı? Belgelerdeki çocuk o muydu? Gerçekleri ondan neden saklamıştı?

Kaynak: History Chronicle

Audrey ölmeden önce Glyndwr’un kendisine bir şeyler söyleyecek gibi durduğu anları hatırladı. Söylemek istediği şey bu olabilir miydi? Kocasının kendisine bu sırrı söylemek istediğini ancak fırsat bulamadığını düşünmek içini acıtıyordu.

Bir İş Arkadaşı Ziyaret Etti

Ertesi gün yaşlı bir adam onu ziyarete geldi. Audrey onu daha önce hiç görmemiş olsa da içeriye davet etti. Bu adam kimdi ve Glyndwr’u nereden tanıyordu? Birbirleri ile resmen tanıştıktan sonra yaşlı adam Glyndwr ile 30 yıl boyunca çalıştığını ve Glyndwr’un Audrey’den sakladığı bir şey olduğunu söyledi.

Kaynak: History Chronicle

Glyndwr son derece yetenekli ve zeki bir adamdı. Zekası erken yaşlarda tespit edilmişti. Glyndwr ve arkadaşları aynı dönemde askere alınmışlardı. Gençlerdi, normal okulda sıkılmışlardı ve askere katılarak maceraya atılmaya karar vermişlerdi.

Şaşırtıcı Bir Keşif

Glyndwr ve arkadaşı zekaları nedeniyle askeriyede Almanca öğrendikleri ve sık sık hafıza testlerine tabi tutuldukları özel bir eğitim programına alınmışlardı. Glyndwr gençliğinden beri İngiliz İstihbaratı için çalışıyordu!

Kaynak: History Chronicle

Her şeyin bir sır olarak tutulması gerekiyordu. Ancak reşit olmadan önce bu programa alındıkları için askeriyenin babalarından izin alması gerekmişti. Bu nedenle sadece babalarının gerçeği bilme izni vardı. Yani Glyndwr hayatının bu bölümünü onunla paylaşmak istese de yapamazdı.

2. Dünya Savaşı

Glyndwr ve arkadaşı eğitimlerini tamamladıklarına 2. Dünya Savaşı yeni başlamıştı. Hizmetlerine hemen ihtiyaç olduğu söylendi. Savaş sırasında Glyndwr ve arkadaşları yer altındaki uzun beton borulardan hapishanelere giriyorlardı. Alman mahkumlar ile arkadaşlık kurmaları ve güvenlerini kazanmaları gerekiyordu. Bir ilişki oluşturduktan sonra onlardan bilgi almaları lazımdı.

Kaynak: History Chronicle

Savaş bitene kadar hayatları bu şekilde geçmişti. Savaştan sonra komutanları Glyndwr ve arkadaşı ile iletişime geçti. Yeteneklerine uyan başka bir gizli proje vardı. Daha fazla eğitim almaları gerekiyordu ve bu sefer neler yaptıklarını kimseye söyleyemezlerdi.

Çifte Hayat Yaşıyorlardı

Programdaki herkes çifte hayat yaşamaları için eğitiliyordu. Sahte bir kimlik oluşturarak dışarıda normal bir hayat yaşıyor gibi görünmeleri gerekiyordu. Bir partner bulmaları ve aile kurmaları konusunda teşvik ediliyorlardı. Ardından zaman zaman gizli görevlere gideceklerdi.

Kaynak: History Chronicle

Programdan mezun olduktan sonra ilk görevlerine beraber gitmeyi başardılar. Bu sefer bir ordu kampına girmeleri ve iki casus hakkında bilgi toplamaları gerekiyordu. Topluluğun bir parçası olmaları ve şüphelenilen kişilerin casus olduğundan emin olarak casusların yakalanmasına yetecek kanıt toplanana kadar her şeyi amirlerine raporlamaları gerekiyordu.

Daha da Fazla Keşif

Glyndwr’un başka bir casusa yardım ettiği bir görev de vardı. Casus, silah dolu bir botta mahsur kalmıştı. Yakalanmadıklarından emin olmak için diğer iki silah gemisinin arama ışıklarını sabote etmesi gerekmişti. Bu tehlikeli görev düğünlerinden sadece birkaç hafta sonraydı!

Kaynak: History Chronicle

Audrey Glyndwr’un o hafta sonu iş arkadaşları ile beraber futbol ile dolu bir hafta sonu için şehir dışına çıktığını hatırlıyordu. Geri döndüğünde her tarafında morluklar vardı ve her yeri ağrıyordu. Futbol yalanı işine yaramıştı.

Sorular ve Şüpheler

Audrey 60 yıl boyunca Glyndwr ile evli olup hiçbir şeyden şüphelenmediğine inanamıyordu! Evlilikleri de bir yalan mıydı? Glyn çıkmaya başladıkları günden beri sık sık şehir dışına çıktığından buna alışmış ve hiçbir şeyden şüphelenmemişti. Aklında çok fazla soru vardı ancak arkadaşı anlatabileceklerinin sınırlı olduğunu söyledi. Ona bir kağıt uzattı.

Kaynak: History Chronicle

Bu Glyndwr’dan bir mektuptu! Mektup “Sevgili Audrey, eğer bu mektubu okuyorsan ölmüşüm ve sen en büyük sırrımı keşfetmişsin…” diye başlıyordu. Glyndwr ardından gerçeği onu ve çocuklarını korumak için sakladığını açıklıyordu.

Zarif Bir Özür

Mektubun yanında yüklü bir miktar için bir çek vardı. Audrey gözlerine inanamıyordu. Bunca yıl basit bir hayat sürmüşlerdi ancak Glyndwr casus olarak çok fazla para kazanıyordu. Görünen o ki kazandığı parayı kendisine bir şey olması durumunda ona verilmesi için bir kenarda saklamıştı. Bunun hayatı hakkında yalan söylediği için dilediği özrün bir parçası olduğunu yazmıştı.

Kaynak: History Chronicle

Audrey de yaşlı bir kadındı ve bu kadar parayla ne yapacağını bilemiyordu. Glyndwr’un sırrı keşfedilene kadar çocukları da 60’lı yaşlarına gelmişlerdi. Aile parayı gaziler için çalışan bir kuruma bağışlamaya karar verdi. Audrey eşi ve ülkesi için yaptıklarıyla gurur duyuyordu.

Hikayesini Paylaştı

Kısa bir süre sonra Audrey Glyndwr’un günlüğünü buldu. GlyndwrGünlükte okuduklarından Glyndwr’un ikisi onlar evlenmeden önce olmak üzere toplam dört gizli göreve gittiğini öğrendi. Audrey kocasının düşüncelerini okuyarak bir kapanış elde etmeyi başardı. Aşklarının gerçekliği hakkında hiçbir şüphesi yoktu.

Kaynak: History Chronicle

Audrey ardından eşinin hayat hikayesini “Operation XX And Me: Did I Have A Choice?” adıyla bir kitap yapıp yayınlayarak onu ölümsüzleştirmeye karar verdi. Kocasının genç yaştan itibaren yaptıklarıyla gurur duyuyor ve bunun paylaşmaya değer bir hikaye olduğuna inanıyordu.

Kocası Öldükten Sonra Açığa Çıkan Bir Şey Dul Kadının Beraber Yaşadıkları Hayatı Sorgulamasına Neden Oldu

Dürüstlük, bir ilişkiyi sürdürmede önemli bir rol oynar. Dürüstlük olmadan güven de olmaz ve ilişkiniz korku, şüphe ve güvensizlikler ile gölgelenir. Çiftlerin birbirlerinden sır saklaması, uyumlu bir ilişki isteniyorsa genelde istenmeyen bir şeydir.

Kaynak: Pixabay

Partnerinizin sizden sakladığı sırları merak ettiniz mi? Onu size yalan söylerken yakaladınız mı? 60 yıldan uzun süredir evli olduğunuzu ve ilişkinize adadığınız tüm o zamanın ve duyguların bir yalan olduğunu keşfettiğinizi hayal edin.

Audrey ile Tanışın

Bu rahmetli Glyndwr’un eşi Audrey Philips’in hikayesi. Kocası öldükten yıllar sonra, tüm ilişkileri boyunca bir sır sakladığını keşfetti. Öyle ki bu keşfi kocasını gerçekten tanıyıp tanımadığını sorgulattı.

Kaynak: History Chronicle

Audrey basit bir kadındı. Evlenmeyi hayatta verdiği en iyi kararlardan biri olarak görüyordu ve kocasını çok seviyordu. Varlıklı değillerdi ancak sahip oldukları ile mutluydu. Bu nedenle kocasının sırrını keşfettiğinde, bildiği gerçek büyük bir yara aldı.

Aşık Oldular

Audrey kocası ile bir barda tanıştı. Her ikisi için de ilk görüşte aşktı. Glyndwr onu okumasını engelleyen gizemli bir auraya sahip olsa da Audrey onunlayken rahat ve konforlu olduğunu fark etti.

Kaynak: Pixabay

Audrey ve Glyndwr, beraber geçirdikleri ilk ay sanki bir balonun içindeymiş gibi hissettiler. Çevrelerinde olup bitenler onlara dokunamıyordu. Glyndwr Audrey’e sanki odadaki tek kişi oymuş gibi bakıyor, Audrey de her anını onunla geçirmek istiyordu.

Ruh Eşiydiler

Her ikisinin de birbirlerine sırılsıklam aşık oldukları açıktı. Daha önce hiç böyle hissetmemişlerdi. Glyndwr arada işi nedeniyle ortadan kaybolsa da sürekli geri gelmiş ve Audrey ile vakit geçirecek zamanı bulmuştu. Audrey’nin tek bildiği Glyndwr’un bir inşaat mühendisi olduğu ve yaptığı işlerin çoğunun şehir dışında olduğuydu.

Kaynak: Pixabay

Çiftin ilişkilerini bir sonraki aşamaya çıkartmaları çok sürmedi. Evlendiklerinde herkes mükemmel bir çift olduklarını biliyordu. Audrey sevinçten göklere uçuyordu. Ancak evlendikten birkaç ay sonra çiftimiz, hayatlarını değiştirecek büyük bir haber aldılar.

Hastaneye Kaldırıldı

Audrey karnında keskin bir acı hissettiğinde normal bir gün geçiriyordu. Neyse ki Glyndwr o sırada evdeydi. Bir iş gezisinden yeni dönmüştü. Hemen en yakın hastanenin acil servisine gittiler.

Kaynak: Pixabay

Detaylı bir muayenenin ardından doktor önemli haberleri olduğunu söyledi. Çiftimiz el ele tutuştu. Ciddi bir şey olmaması için dua ediyorlardı. Doktor Audrey’nin hamile olduğunu söyledi. Audrey ve Glyndwr çok rahatlamıştı. Haberi mutlulukla karşıladılar ve bu hamilelik onları birbirine daha da yakınlaştırdı.

Mutlu Aile Tablosu

Audrey sağlıklı bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Adını Jake koydular. Hayatlarına bir bebek girmesiyle evleri daha da mutlu ve sevgi dolu bir yuvaya dönüştü. Audrey daha fazlasını isteyemezdi.

Kaynak: History Chronicle

Glyndwr Audrey’e iş gezilerinde nereye gittiğini veya neler yaptığını söylemese de Audrey’nin Glyndwr’un kendisine olan sevgisine inancı tamdı. Glyndwr’un kendisine ve ailesine sadık olduğundan emindi. Ancak bazen bu gezilerde gerçekten neler yaptığını merak ediyordu.

Ani Bir Karar

Bir gün garip bir şey oldu. Glyndwr bir akşamüstü her zamanki yürüyüşlerinden birine çıktı. Ancak bu sefer döndüğünde çok gergin görünüyordu. Audrey’e bir hafta içerisinde taşınmaları gerektiğini söyledi.

Kaynak: Pixabay

Audrey şok olmuştu. Glyndwr’un söylediği şeyi hayal mi etmişti? Glyndwr kendini tekrar ettiğinde Audrey olan biteni sorgulamaya başladı. Neden hemen taşınmaları gerekiyordu? Başka bir yere taşınmak istemiyordu. Komşular ile iyi bir ilişki kurmuştu ve burada harika anıları vardı.

Komplikasyonlar Oluştu

Çift bu ani taşınma konusunda tartışırken Audrey karnında bir acı hissetti. Glyndwr onu tekrar apar topar hastaneye götürdü ve ikinci kez hamile olduğunu öğrendiler. Ancak bu sefer güzel haberin yanında bir problem de vardı.

Kaynak: Pixabay

Audrey’nin ikinci hamileliği hassas bir hamilelikti. Eğer bebeği tutmaya karar verirlerse Audrey’i riske atabilirlerdi veya bu sahip olabilecekleri son bebek olabilirdi. Çift bebeği tutmaya ve riskleri göze almaya karar verdi.

Planı İçin Bir Problem

Audrey’nin yüksek riskli hamileliği ile taşınmak artık onlar için bir seçenek değildi. Audrey kocasının bebek doğmadan seyahat edemeyecekleri söylendiğinde üzüldüğünün farkındaydı. Ancak taşınma planının rafa kaldırılması onu içten içe memnun etmişti.

Kaynak: Pixabay

Glyndwr’un kötü ruh hali uzun sürmedi. Sağlık durumu nedeniyle Audrey ve Jake ile ilgilendi. Audrey hamileliğinin büyük bir kısmını yatakta geçiriyordu, bu nedenle Glyndwr de iş gezilerinin sayısını azaltmıştı.

Sürpriz Bir Vaz Geçiş

Bir gün Glyndwr Audrey’e kızları doğduktan sonra taşınmakta ısrar etmeyeceğini söyledi. İki çocukla birlikte artık evde daha fazla vakit geçirmesi gerektiğini ve çocuklarının herkesin birbirini tanıdığı bir mahallede büyümesinin en iyisi olacağını fark etmişti.

Kaynak: History Chronicle

Audrey duydukları karşısında şaşırmıştı çünkü bu hiç Glyndwr’luk bir davranış değildi. Genelde bir şey istediğinde elde edene kadar uğraşırdı. Audrey’nin isteğine boyun eğip taşınmaktan vaz geçmesi ona hiç uymayan bir davranıştı. Evliliklerinin sonraki 50 yılı uyum içerisinde geçti. Taşınma konusu ilişkilerindeki tek büyük tartışma gibiydi.

Beklenmedik Bir Sorunla Karşılaştılar

Ancak çiftimiz başka bir sorunla yüzleşti. Glyndwr’un sağlığı kötüleşiyordu. Sürekli elleri titriyor ve yürümekte de zorluk çekiyordu. Başka belirtiler de gösteriyordu. Bu nedenle bir doktora gitmeye karar verdiler.

Kaynak: Pixabay

Aldıkları teşhis beklenmedikti. Doktor onlara Glyndwr’un Parkinson hastası olduğunu söyledi. Audrey duydukları karşısında mahvolmuştu. Bu nedenle kalan vakitlerini olabilecek en iyi şekilde değerlendirmeye karar verdi.

Üzücü Bir Vefat

Glyndwr ne yazık ki ilaçlara rağmen bir iyileşme göstermedi. Sağlık durumu beklenenden daha hızlı kötüleşiyordu. Audrey’e sık sık üzgün gözlerle bakıyor, Audrey ona döndüğünde de bir şeyler diyecek gibi olup sonra vaz geçiyordu. Audrey onu zorlamadı. Sadece kocasının yanında olabildiğince çok vakit geçirmek istiyordu.

Kaynak: History Chronicle

Glyndwr birkaç hafta sonra vefat etti. Audrey yıkılmıştı. Onu tanıyan birkaç kişi de üzgündü. Dışarıdan genelde eşine ve çocuklarına bağlı gizemli bir aile babası olarak görünüyordu.

Yas Tutan Eş

Audrey sevgili kocası yanında olmadan zor zamanlar geçiriyordu. O kadar kötü durumdaydı ki eşyalarını toplayacak gücü bile kendinde bulamıyordu. Ancak eşyalarını toplaması ve hayatına devam etmesi gerektiğinin farkındaydı. Yas sürecinin önemli bir adımıydı.

Kaynak: History Chronicle

Audrey’nin çocukları ona yardım etmeyi teklif ettiler ancak o bunun yalnız yapması gereken bir şey olduğunu biliyordu. Glyndwr’un ne kadar kapalı biri olduğunun ve kişisel eşyaları hakkında ne kadar hassas olduğunun farkındaydı. Audrey bu gizliliğinin nedenini hiç sorgulamamıştı ve ölümünden sonra da isteklerine saygı duymaya devam ediyordu.

Eşyalarını Topladı

Audrey Glyndwr’un eşyalarını toplayacak gücü vefatından üç yıl sonra buldu. Eşyaları tek tek toplarken eski anıların canlanması acı vericiydi. Her şeyin manevi bir değeri var gibiydi.

Kaynak: History Chronicle

Ancak kutular birer birer doldu ve geriye sadece Glyndwr’un çalışma masası kaldı. İnşaat mühendisi olarak mesleğinin yanı sıra Glyndwr yazı yazmayı da çok seviyordu. Sık sık çalışma odasına çekilir ve masasında bir şeyler yazardı.

Çekmece

Glyndwr ve Audrey neredeyse her şeylerini paylaşsalar da Audrey Glyndwr’un masasını hiç kurcalamamıştı. Sandalyesine oturup çekmeceye bakarken gerilmeye başlamıştı. Sanki gizli bir şeyler çeviriyor gibi hissediyordu.

Kaynak: History Chronicle

Ancak sonunda merakı baskın geldi. Burada aşk şiirleri veya yazdığı bir kitap mı bulacaktı? Audrey veya ilişkileri hakkında bir şeyler yazmış olabilir miydi? Yazdığı hiçbir şeyi okumamıştı ve gerçekten çok merak ediyordu.

Garip Belgeler

Ancak çekmeceyi açtığında içinde sadece garip görünümlü belgeler olduğunu gördü. Hepsi başka birinin adınaydı. Audrey’nin okuduklarına göre bunlar genç bir çocuk hakkındaydı.

Kaynak: History Chronicle

Genç çocuk bir teste girmişti ve fotografik hafızası olduğu keşfedilmişti. Her şeyi ezberleyebiliyordu – resimleri ve haritaları bile! Okuldan gelen bir mektupta çocuğu okuldan almaya karar verdikleri çünkü fotografik hafızasının haksız rekabet yarattığı yazıtordu.

Bu Çocuk da Kimdi?

Bu belgelerin kocasıyla alakası neydi? Audrey mektubu kontrol etti ve bir tarih buldu. Hesaplarına göre kocası o tarihte 13 yaşında olmalıydı. Belgelerdeki çocukla aynı yaşlarda.

Kaynak: History Chronicle

Bu noktada Audrey meraktan çok şüphe hissetmeye başladı. Merakla belge üstüne belge okumaya başladı. Çekmecedeki son belgeye geldiğinde onu şok eden bir belge buldu.

Proje XX

Belge gizli bir operasyon hakkındaydı – XX adında bir casuslukla mücadele projesi. Belgelerin çoğu şifreli gibiydi ve ne dediklerini çözemiyordu. Kocası neden böylesine belgelere sahipti? Üzerinde bir telefon numarası olan bir notu fark etti.

Kaynak: Pixabay

Audrey numarayı aradığında karşısına çıkacak kişinin sorularına cevap verebileceğini düşündü. Ancak tereddüt ediyordu. Sorularına cevaplar almak istese de öğreneceklerinin rahmetli eşi hakkındaki fikirlerini değiştirme ihtimali vardı. Ya kötü bir şeyler öğrenirse?

Cevapları Aldı

Audrey Glyndwr’ın sık sık gittiği şehir dışı gezileri ve işi hakkında nasıl konuşmadığını düşündü. Ancak aynı zamanda işi hariç her şeyi nasıl birbirleri ile paylaştıklarını da hatırladı. Glyndwr kendisinden bir şeyler sakladıysa bunun bir nedeni olmalıydı. Audrey’nin gerçeği öğrenmeye çalışması onu üzer miydi?

Kaynak: History Chronicle

Audrey’nin telefon numarası ile ne yapacağına karar vermesi günler sürdü. Bazı günler meraktan içi içini yiyordu, bazı günler ise her şeyi olduğu gibi bırakması gerektiğini hissediyordu. Sonunda bir gün numarayı aradı. Bunun gerçeği öğrenmek için tek şansı olduğunu düşündü. Numarayı iki kez aradı ancak cevap alamadı.

Gizemli Bir Telefon

O gece Audrey’e bir telefon geldi. Cevap verdiğinde karşısındaki kişi, sakin ve yumuşak bir ses tonuyla ona Audrey Philips ile görüşüp görüşmediğini sordu. Audrek kimliğini doğruladığında da bu numarayı nereden bulduğunu sordu. Audrey numarayı Glyndwr’un masasındaki bazı belgelerin arasında bulduğunu söyledi.

Kaynak: Pixabay

Masada anlamadığı başka belgelerin de olduğunu söyleyerek karşıdaki kişinin kendisine yardım edip edemeyeceğini sordu. Karşıda uzun bir sessizlik yaşandı. Audrey bağlantının kesildiğinden şüphelenmeye başlamıştı ki karşıdaki kişi yarın gelip her şeyi açıklayacağını söyledi.

Uykusuz, Uzun Bir Gece

Audrey o gece güçlükle uyuyabildi. Telefondaki adam her şeyi açıklayacağını söylerken ne demek istemişti? Glyndwr karanlık işlere mi bulaşmıştı? Belgelerdeki çocuk o muydu? Gerçekleri ondan neden saklamıştı?

Kaynak: History Chronicle

Audrey ölmeden önce Glyndwr’un kendisine bir şeyler söyleyecek gibi durduğu anları hatırladı. Söylemek istediği şey bu olabilir miydi? Kocasının kendisine bu sırrı söylemek istediğini ancak fırsat bulamadığını düşünmek içini acıtıyordu.

Bir İş Arkadaşı Ziyaret Etti

Ertesi gün yaşlı bir adam onu ziyarete geldi. Audrey onu daha önce hiç görmemiş olsa da içeriye davet etti. Bu adam kimdi ve Glyndwr’u nereden tanıyordu? Birbirleri ile resmen tanıştıktan sonra yaşlı adam Glyndwr ile 30 yıl boyunca çalıştığını ve Glyndwr’un Audrey’den sakladığı bir şey olduğunu söyledi.

Kaynak: History Chronicle

Glyndwr son derece yetenekli ve zeki bir adamdı. Zekası erken yaşlarda tespit edilmişti. Glyndwr ve arkadaşları aynı dönemde askere alınmışlardı. Gençlerdi, normal okulda sıkılmışlardı ve askere katılarak maceraya atılmaya karar vermişlerdi.

Şaşırtıcı Bir Keşif

Glyndwr ve arkadaşı zekaları nedeniyle askeriyede Almanca öğrendikleri ve sık sık hafıza testlerine tabi tutuldukları özel bir eğitim programına alınmışlardı. Glyndwr gençliğinden beri İngiliz İstihbaratı için çalışıyordu!

Kaynak: History Chronicle

Her şeyin bir sır olarak tutulması gerekiyordu. Ancak reşit olmadan önce bu programa alındıkları için askeriyenin babalarından izin alması gerekmişti. Bu nedenle sadece babalarının gerçeği bilme izni vardı. Yani Glyndwr hayatının bu bölümünü onunla paylaşmak istese de yapamazdı.

2. Dünya Savaşı

Glyndwr ve arkadaşı eğitimlerini tamamladıklarına 2. Dünya Savaşı yeni başlamıştı. Hizmetlerine hemen ihtiyaç olduğu söylendi. Savaş sırasında Glyndwr ve arkadaşları yer altındaki uzun beton borulardan hapishanelere giriyorlardı. Alman mahkumlar ile arkadaşlık kurmaları ve güvenlerini kazanmaları gerekiyordu. Bir ilişki oluşturduktan sonra onlardan bilgi almaları lazımdı.

Kaynak: History Chronicle

Savaş bitene kadar hayatları bu şekilde geçmişti. Savaştan sonra komutanları Glyndwr ve arkadaşı ile iletişime geçti. Yeteneklerine uyan başka bir gizli proje vardı. Daha fazla eğitim almaları gerekiyordu ve bu sefer neler yaptıklarını kimseye söyleyemezlerdi.

Çifte Hayat Yaşıyorlardı

Programdaki herkes çifte hayat yaşamaları için eğitiliyordu. Sahte bir kimlik oluşturarak dışarıda normal bir hayat yaşıyor gibi görünmeleri gerekiyordu. Bir partner bulmaları ve aile kurmaları konusunda teşvik ediliyorlardı. Ardından zaman zaman gizli görevlere gideceklerdi.

Kaynak: History Chronicle

Programdan mezun olduktan sonra ilk görevlerine beraber gitmeyi başardılar. Bu sefer bir ordu kampına girmeleri ve iki casus hakkında bilgi toplamaları gerekiyordu. Topluluğun bir parçası olmaları ve şüphelenilen kişilerin casus olduğundan emin olarak casusların yakalanmasına yetecek kanıt toplanana kadar her şeyi amirlerine raporlamaları gerekiyordu.

Daha da Fazla Keşif

Glyndwr’un başka bir casusa yardım ettiği bir görev de vardı. Casus, silah dolu bir botta mahsur kalmıştı. Yakalanmadıklarından emin olmak için diğer iki silah gemisinin arama ışıklarını sabote etmesi gerekmişti. Bu tehlikeli görev düğünlerinden sadece birkaç hafta sonraydı!

Kaynak: History Chronicle

Audrey Glyndwr’un o hafta sonu iş arkadaşları ile beraber futbol ile dolu bir hafta sonu için şehir dışına çıktığını hatırlıyordu. Geri döndüğünde her tarafında morluklar vardı ve her yeri ağrıyordu. Futbol yalanı işine yaramıştı.

Sorular ve Şüpheler

Audrey 60 yıl boyunca Glyndwr ile evli olup hiçbir şeyden şüphelenmediğine inanamıyordu! Evlilikleri de bir yalan mıydı? Glyn çıkmaya başladıkları günden beri sık sık şehir dışına çıktığından buna alışmış ve hiçbir şeyden şüphelenmemişti. Aklında çok fazla soru vardı ancak arkadaşı anlatabileceklerinin sınırlı olduğunu söyledi. Ona bir kağıt uzattı.

Kaynak: History Chronicle

Bu Glyndwr’dan bir mektuptu! Mektup “Sevgili Audrey, eğer bu mektubu okuyorsan ölmüşüm ve sen en büyük sırrımı keşfetmişsin…” diye başlıyordu. Glyndwr ardından gerçeği onu ve çocuklarını korumak için sakladığını açıklıyordu.

Zarif Bir Özür

Mektubun yanında yüklü bir miktar için bir çek vardı. Audrey gözlerine inanamıyordu. Bunca yıl basit bir hayat sürmüşlerdi ancak Glyndwr casus olarak çok fazla para kazanıyordu. Görünen o ki kazandığı parayı kendisine bir şey olması durumunda ona verilmesi için bir kenarda saklamıştı. Bunun hayatı hakkında yalan söylediği için dilediği özrün bir parçası olduğunu yazmıştı.

Kaynak: History Chronicle

Audrey de yaşlı bir kadındı ve bu kadar parayla ne yapacağını bilemiyordu. Glyndwr’un sırrı keşfedilene kadar çocukları da 60’lı yaşlarına gelmişlerdi. Aile parayı gaziler için çalışan bir kuruma bağışlamaya karar verdi. Audrey eşi ve ülkesi için yaptıklarıyla gurur duyuyordu.

Hikayesini Paylaştı

Kısa bir süre sonra Audrey Glyndwr’un günlüğünü buldu. GlyndwrGünlükte okuduklarından Glyndwr’un ikisi onlar evlenmeden önce olmak üzere toplam dört gizli göreve gittiğini öğrendi. Audrey kocasının düşüncelerini okuyarak bir kapanış elde etmeyi başardı. Aşklarının gerçekliği hakkında hiçbir şüphesi yoktu.

Kaynak: History Chronicle

Audrey ardından eşinin hayat hikayesini “Operation XX And Me: Did I Have A Choice?” adıyla bir kitap yapıp yayınlayarak onu ölümsüzleştirmeye karar verdi. Kocasının genç yaştan itibaren yaptıklarıyla gurur duyuyor ve bunun paylaşmaya değer bir hikaye olduğuna inanıyordu.

Bu Terk Edilmiş Sovyet Şantiyesi Dünya’nın İnsanlar Tarafından Yapılmış En Derin Deliğine Ev Sahipliği Yapıyor

1950’li yılların sonunda, Soğuk Savaş’ın doruk noktasında birbirleri işe yarışan ABD ve Sovyet bilim insanları bir dizi deney yapmaya başladılar. Bu deneyler, gezegenimizin merkezine doğru 50 km kadar indiği düşünülen, Dünya’nın dışında ince bir kabuk olan yer kabuğuna derin bir delik açmayı içeriyordu.

 Getty Images

Bu kabuk bir yerden sonra yerini yer kabuğu ve dış çekirdek arasında yer alan ve silika taşlardan oluşan mantoya bırakıyor. 2.900 km kalınlığa sahip manto, Dünya’nın hacminin %84’ünü oluşturuyor. Amerikalılar ve Sovyetler mantoya ulaşmayı hedefliyorlardı.

Süper Güçlerin Yarışı

Yarış başlamıştı. İki süper güç, Dünya’nın kabuğunda en derine inen ülke olmak için birbirleri ile yarıştılar. Hedefleri, göz önündeki Uzay Yarışı’nın yanı sıra yerbilimi de geliştirmekti.

 Getty Images

1958 yılında ABD, Mohole Projesi ile öne geçti. Bir grup mühendis, Meksika’daki Guadalupe yakınlarında Pasifik Okyanusu’nun yatağına 183 metre derinliğe ulaşan bir delik açtılar. Manto deniz tabanına daha yakın olduğundan, ona bu şekilde ulaşmak daha kolaydı. Ancak bütçesinin kesilmesi ile Mohole Projesi sekiz yılın ardından son buldu. Mantoya ulaşılamadı.

Pechengsky Bölgesi

Derinlere delik açma sırası Sovyetlere gelmişti. 24 Mayıs 1970’te bir grup araştırmacı, Rusya’nın Kola Yarımadası’nda seyrek nüfuslu Pechengsky Bölgesi’nde yeryüzünü delmeye başladılar.

NASA-Goddard-Space-Flight-Center

Hedefleri basitti: yer kabuğunun ne kadar derinine inebileceklerini görmek. Amerikalılardan daha başarılı olmaya kararlıydılar. Devam etmelerine yetecek bütçeye sahip olduklarına inançları tam olarak delmeye hazırlandılar.

İlerleme

Sovyetler Dünya’nın yüzeyinden 15 km aşağıya ulaşmayı umuyorlardı. Özel ekipmanlar kullanan ekip, planları uygulamaya başladı. Başta Uralmash 4E, ardından Uralmash-15000 serisinden sondaj aletleri kullandılar.

 Ken Doerr

Ana delikten çatallanan yan delikler açtılar. Yavaş yavaş dünyanın derinliklerine ilerlerlerken Amerikalılar da önemli gelişmeler gösteriyordu. Yarış başlamıştı!

Hayret Verici Derinlikler

1974 yılında Batı Oklahoma’nın Washita bölgesinde Lone Star Production Company benzin için sondaj yapıyordu. Bu süreçte “Bertha Rogers deliğini” yarattılar. Bir yılın biraz üzerindeki bir sürede ekip, Dünya’nın yüzeyden 9,5 km aşağıya ulaşmayı başardı.

 Getty Images 

Lone Star aradığını bulamasa da gezegendeki insan eliyle açılmış en derin deliği yaratmıştı. Bu delik, 6 Haziran 1979 tarihine kadar ünvanını korudu. 6 Haziran tarihinde ise Kola’nın yan deliklerinden SG-3, bu ünvanın sahibi oldu. 1983’e gelindiğinde sadece 23 cm genişliğindeki delik, inanılmaz bir şekilde 12 km derinliğe ulaşmıştı

Problemler

Kola Yarımadası’nda çalışanlar, bu önemli noktaya ulaştıktan sonra aletlerini geçici olarak kenara koydular. Kendileri bir mola vermiş olabilmek için ve insanlar bu inanılmaz yeri görebilsinler diye 12 ay ara verdiler. Sonraki yıl işe geri döndüler ancak kısa bir süre sonra işlerine devam etmelerine engel olan bazı problemlerle karşılaştılar.

The Earth Chronicles of Life

Bunun kendilerine engel olmasına izin vermemeye kararlı araştırmacılar, o yan deliği bir kenara bırakıp 7 km derinlikten tekrar başladılar. 1989 yılına gelindiğinde sondaj çalışmaları 12 km’ye ulaşmıştı. Bu orada çalışanlara moral oldu ve 1990’lı yılların sonuna gelindiğinde 13,5 km’yi geçeceklerine inanmaya başladılar.

Beklenmedik Bir Şey

Daha da inanılmaz olan, deliğin 1993 kadar erken bir tarihte hedeflenen 15 km’ye ulaşacağının tahmin edilmesiydi. Çalışanlar henüz farkında değillerdi ancak bu izbe Rus tundrasının altında inanılmaz bir şey keşfetmek üzereydiler. Sondaj aleti Dünya’nın merkezine yaklaştıkça beklenmedik bir değişimle karşılaşıyordu.

Andre Belozeroff

Araştırmacılar ilk 3 km’deki sıcaklıkları yaklaşık olara tahmin edebilmişlerdi. Ancak bu noktanın ötesinde sıcaklığın beklenenden hızlı bir şekilde ciddi ölçüde arttığını gördüler. Sondaj hedefine ulaşmaya yaklaştığında delik 180°C’ye ulaşmıştı. Bu, beklediklerinden tam 80°C daha sıcaktı.

Tahmin Edilemez

Bunun yanı sıra araştırmacılar, bu derinlikteki kayaların yoğunluklarının tahminlerinden çok daha az olduğunu keşfettiler. Bu da sıcaklığa tahmin edilemez bir şekilde tepki verdiği anlamına geliyordu. Ekip, ellerindeki aletlerin bu koşullara dayanmasının imkansız olduğunun farkındaydı. Bu nedenle projeyi durdurmak zorunda kaldılar. Yıl 1992 olmuştu – sondaj çalışmalarının başlamasından bu yana tam 22 yıl geçmişti.

Blondinrikard-Fröberg

Araştırmacılar, “Kola Süper Derin Sondajı” adını alan deliği mühürlemek zorunda kalmadan önce bazı inanılmaz keşiflerde bulundular. 6,5 km’ye eriştiklerinde minik deniz bitkisi fosillerine rastladılar. Kilometrelerce taşın altında gömülü oldukları düşünüldüğünde çok iyi korunmuşlardı. Söz konusu kayanın iki milyar yaşından büyük olduğu düşünülüyordu.

Ufuk Açıcı Keşifler

Kola Süper Derin Sondajı’nın en derin noktalarında, bundan daha da heyecan verici bir keşif yapılmıştı. O güne kadar bilim insanları, sismik dalgaları ölçtükten sonra elde ettikleri bulgular doğrultusunda altımızdaki kayanın 3 ila 6,5 kilometre derinlikte granitten bazalta dönüştüğüne inanıyorlardı. Ancak Kola Yarımadası’nda bunun böyle olmadığı ortaya çıktı.

GettyImages

Aksine, sondaj deliğinin en derin noktasında bile sadece granit buldular. Bunun sonucunda yapılan derinlemesine araştırmaların ardından sismik dalgalardaki değişimlerin kayanın bazalta dönüşmesi sonucunda değil, kayadaki metamorfik değişimler nedeniyle olduğu sonucuna vardılar.

Bilim mi Tanrı mı?

Ayrıca Dünya’nın kilometrelerce altında, kimsenin tahmin bile edemediği derinliklerde akan sular buldular. Bazıları bunun İncil’de geçen sellerin bir kanıtı olduğuna inansa da arkasında yatan bilimsel bir neden var. Bunun yüksek basıncın kayadaki oksijen ve hidrojen atomlarını ayrılmaya zorlaması sonucunda olduğuna inanılıyor. Ardından, bu yeni oluşan su yüzeyin altında hapsoluyor.

Getty Images

Kola Süper Derin Sondajı’nın kapanma tarihi Sovyetler Birliği’nin düşüşü ile eşleşiyor. 1995 yılına gelindiğinde tamamen ve kalıcı olarak kapatılmıştı. Günümüzde bu alanın çevresel tehlike olduğu söyleniyor ancak deneyden kalan bazı kalıntıları yakınlardaki Zapolyarny kentinde görmek mümkün. Günümüzde, bu delik gezegendeki insan eliyle açılmış en derin nokta olma özelliğini korumaya devam ediyor.

Su Altı Keşifleri

Dünya’nın merkezine yarış burada sona ermiyor. Uluslararası Okyanus Keşif Programı’nın temsilcileri daha fazla heyecan verici sırrı açığa çıkartma umuduyla deniz tabanının derinliklerine inmeyi sürdürüyorlar.

Alucia

Su altı keşif gezilerinin tamamı Dünya’nın merkezine ulaşma çabasıyla gerçekleştirilmiyor. Derin mavinin derinliklerine inme cesareti olan gruplardan birinin biraz daha farklı bir hedefi var. Antarktik’in soğuk sularına bırakılan iki kişilik basitkaftaki bu ekip, Güney Kutbu’nun yakınlarındaki dalgalarda insanlık tarihinde hiçbir keşif ekibinin gitmediği kadar derinlere gitmek istiyordu. Oraya ulaştıklarında, hiçbir insan gözünün o ana kadar şahit olmadığı bir şeye şahit oldular.

Okyanus Tabanı

Bu inanılmaz dalışı gerçekleştirmek için mükemmel zaman ve yer, tam iki yıllık detaylı bir araştırmanın sonucunda belirlenmişti. Bu çok önemli bir dalıştı, zira Dünya’nın okyanus tabanı hakkında çok bir bilgimiz yok. Diğer gezegenler hakkında daha çok şey biliyoruz.

Alucia Productions

Hatta Mars’ın yüzeyini, okyanus tabanından daha detaylı bir şekilde haritalandırabildik. Daha rahat karşılaştırmanız için: Dünya ile Mars arasındaki mesafe ortalama 225 milyon kilometre. Okyanusun ortalama derinliği ise yaklaşık 3,7 kilometre.

Iceberg Alley

Bilim insanlarının ilk olarak bu dalış için en iyi yerin neresi olacağını bulmaları gerekiyordu. Uzun çalışmaların ardından uygun bir yer buldular: “Iceberg Alley” (Buz Dağı Geçidi). Bu adı taşımasının önemli ve iyi bir nedeni vardı.

YouTube/Alucia Productions

Bu geçit Antarktik Yarımadası’nın en kuzey noktasına yakın bir kanal oluşturuyor. Bu, hareket eden çeşitli boyutlarda buz kütleleri ile çevrili bir deniz bölgesi. Botun doğru yere ulaştığından emin olmak bir zorluk teşkil ediyordu.

Muhteşem Bir Ekosistem

Bu harika keşif gezisinin bir belgeseli de yapıldı. Belgeselin baş yapımcısı James Honeybore’a göre yolda pek çok sorunla karşılaştılar. BBC’ye yaptığı açıklamada Iceberg Alley’den geçmenin “devasa bir Space Invaders” oyununda olmaya benzediğini söyledi.

YouTube/Alucia Productions

Başka bir endişeleri de ekibin kullandığı denizaltıların derin sularda zorlanacağı ve dayanamayacağıydı. Suya indiklerinde endişeleri geçti. Yüzeyin altında tanıştıkları garip canlılardan oluşan nefes kesici ekosistem dikkatlerini hemen dağıtmıştı.

Nefes Kesici Yaratıklar

Antarktik’in sularının altında çok sayıda garip ve harika deniz canlıları vardı. Dalış ekibinin üyelerinden biri olan Mark Taylor, LADbible ile yaptığı röportajda “Antarktik’in derinliklerinde bir metre küplük alanda Avustralya’nın Büyük Set Resifi’nde olduğundan daha fazla hayat var” diye belirtti.

YouTube/Alucia Productions

Bunun can alıcı bir nedeni var. Bu deniz yaratıkları, deniz karı olarak adlandırılan bir madde ile kaplılar. Southampton Üniversitesi’nden Dr. Jon Copely’ye göre bu deniz karı, “[onun] dünya okyanuslarının başka herhangi bir noktasında gördüğünden daha kalın”.

Deniz Karı

Deniz karı da ne diye soruyor olabilirsiniz. Deniz karı özünde okyanusun üst kısımlarından aşağıya, deniz yatağına sürekli bir sağanak halinde düşen organik maddeler. Besinleri ve enerjiyi denizin güneş ışığı alan bölümlerinden almayan bölümlerine taşıyor. Bu nedenle buradaki canlılar için önemli bir besin kaynağı.

YouTube/Alucia Productions

Antarktik’te bu kadar derinde bulunan canlılar için başka bir önemli besin kaynağı da kril dışkısı. Kriller, dışkıları deniz tabanını yaşamı sürdürmek için mükemmel bir çamurlu habitata dönüştüren minik kabuklular. Okyanusun bu kadar derinindeki yaratıklar, dünyadaki en garip yaratıklardan bazıları.

Ölüm Yıldızı

Antarktik’in derin sularında yaşayan en garip yaratıklardan biri de sıradan deniz yıldızlarının Antarktik güneş yıldızı (labidiaster annulatus) olarak da bilinen bir akrabası. Araştırmacılar kendisine biraz karanlık, ancak çok güzel uyan bir lakap bile taktılar: “Ölüm Yıldızı”.

YouTube/Alucia Productions

Ölüm Yıldızı’nın 50’ye kadar kolu olabilir ve boyutu bir yemek tabağını aşabilir. Kollarındaki deri küçük kıskaçlarla kaplıdır ve bir şey bunlara dokunduğu anda kapanırlar. Yakınlarından geçen kriller genellikle bu kıskaçların kurbanı olurlar.

Geçmişe Bir Pencere

Ölüm Yıldızı Antarktika’daki canlıların ne kadar değişik ve çeşitli olabileceklerinin sadece tek bir örneği. Çok az balık türü Güney Kutbu’nun soğuk sularında hayatta kalabilir. Bu nedenle omurgasızlar, besin zincirinin tepesinde onların yerini alabiliyorlar.

YouTube/Alucia Productions

Denize dalmak geçmişe bir pencere açmak gibi. Denizlerin insanlık henüz oluşmadan önce nasıl olduğuna dair bir fikir sunuyor. Dr. Coopley bunu şöyle özetliyor “Omurgası olmayan hayvanlar hüküm sürüyorlar ve bu hükmü birer yırtıcı olarak sürüyorlar. Okyanuslar bundan 250 milyon yıl önce işte tam da böyleydiler.”

Ejder Balığı

Antarktik okyanusunda yaşayan başka bir garip yaratık da buz ejder balığı, Cyrodraco antarcticus. Bu balık Antarktik’in dondurucu koşullarında hayatta kalabilmek için bazı inanılmaz özellikler geliştirdi.

pinterest.com

Örneğin kanı, donmasını önlemek için antifriz özelliğine sahip proteinler içeriyor. Oksijeni vücutlarında taşımak için hemoglobine ihtiyaç duymadıklarından kanları, insan kanının aksine şeffaf.

Koruma

Bu keşif gezisinin yapılmasının arkasında Antarktik’in derinliklerinde yaşayan büyüleyici yaratıkları keşfetmekten daha önemli bir neden yatıyordu. Antarktik Okyanusu’ndaki hayatın nasıl devam ettiğini bulmak Güney Kutbu ve çevresinde devam eden koruma çabalarında önemli bir rol oynayabilir.

boredomtherapy.com

Dr. Copley BBC röportajında “Bu dalışlarda Antarktik derin deniz hayvanlarının gündelik yaşamlarını izledik. Bu da bizlere onları anlamada ağlarla veya gemilerden trollerle toplanan örnekleri incelemekten daha fazla yardımcı oldu.” diye belirtti. “Ve [bu da] bizlere kendi hayatımızın bu uzak ancak kırılgan çevreye nasıl bağlı olduğunu araştırmada yardım ediyor.”

Gizemli Sular

Okyanusları çevreleyen pek çok gizem, varlığını korumaya devam ediyor. Daha rahat ulaşılabilen sularda bile. Dr. Copley bu keşif gezisinin bunu değiştirmeye yardım edeceğini umuyor. “İnsanları Antarktika’nın çevresindeki okyanusta ilk defa bir kilometre derine göndermek bizlere, gidecek azmi kendimizde bulursak mavi gezegenimizde ulaşamayacağımız yerin kalmadığını gösteriyor.”

encyclopedie-environnement.org

Ulaşması bu denli zor olan bir yere gitmede inanılmaz bir derin bir şey var. “Şu anda yaptığımız şey en saf haliyle keşfetmek,” diye belirtti Dr. Copley. “Eğer hepimiz gezegenimizin keşfinde bir paya sahip olursak… o zaman gelecekte korunmasına da katkıda bulunmuş oluruz.”

Bu Terk Edilmiş Sovyet Şantiyesi Dünya’nın İnsanlar Tarafından Yapılmış En Derin Deliğine Ev Sahipliği Yapıyor

1950’li yılların sonunda, Soğuk Savaş’ın doruk noktasında birbirleri işe yarışan ABD ve Sovyet bilim insanları bir dizi deney yapmaya başladılar. Bu deneyler, gezegenimizin merkezine doğru 50 km kadar indiği düşünülen, Dünya’nın dışında ince bir kabuk olan yer kabuğuna derin bir delik açmayı içeriyordu.

 Getty Images

Bu kabuk bir yerden sonra yerini yer kabuğu ve dış çekirdek arasında yer alan ve silika taşlardan oluşan mantoya bırakıyor. 2.900 km kalınlığa sahip manto, Dünya’nın hacminin %84’ünü oluşturuyor. Amerikalılar ve Sovyetler mantoya ulaşmayı hedefliyorlardı.

Süper Güçlerin Yarışı

Yarış başlamıştı. İki süper güç, Dünya’nın kabuğunda en derine inen ülke olmak için birbirleri ile yarıştılar. Hedefleri, göz önündeki Uzay Yarışı’nın yanı sıra yerbilimi de geliştirmekti.

 Getty Images

1958 yılında ABD, Mohole Projesi ile öne geçti. Bir grup mühendis, Meksika’daki Guadalupe yakınlarında Pasifik Okyanusu’nun yatağına 183 metre derinliğe ulaşan bir delik açtılar. Manto deniz tabanına daha yakın olduğundan, ona bu şekilde ulaşmak daha kolaydı. Ancak bütçesinin kesilmesi ile Mohole Projesi sekiz yılın ardından son buldu. Mantoya ulaşılamadı.

Pechengsky Bölgesi

Derinlere delik açma sırası Sovyetlere gelmişti. 24 Mayıs 1970’te bir grup araştırmacı, Rusya’nın Kola Yarımadası’nda seyrek nüfuslu Pechengsky Bölgesi’nde yeryüzünü delmeye başladılar.

NASA-Goddard-Space-Flight-Center

Hedefleri basitti: yer kabuğunun ne kadar derinine inebileceklerini görmek. Amerikalılardan daha başarılı olmaya kararlıydılar. Devam etmelerine yetecek bütçeye sahip olduklarına inançları tam olarak delmeye hazırlandılar.

İlerleme

Sovyetler Dünya’nın yüzeyinden 15 km aşağıya ulaşmayı umuyorlardı. Özel ekipmanlar kullanan ekip, planları uygulamaya başladı. Başta Uralmash 4E, ardından Uralmash-15000 serisinden sondaj aletleri kullandılar.

 Ken Doerr

Ana delikten çatallanan yan delikler açtılar. Yavaş yavaş dünyanın derinliklerine ilerlerlerken Amerikalılar da önemli gelişmeler gösteriyordu. Yarış başlamıştı!

Hayret Verici Derinlikler

1974 yılında Batı Oklahoma’nın Washita bölgesinde Lone Star Production Company benzin için sondaj yapıyordu. Bu süreçte “Bertha Rogers deliğini” yarattılar. Bir yılın biraz üzerindeki bir sürede ekip, Dünya’nın yüzeyden 9,5 km aşağıya ulaşmayı başardı.

 Getty Images 

Lone Star aradığını bulamasa da gezegendeki insan eliyle açılmış en derin deliği yaratmıştı. Bu delik, 6 Haziran 1979 tarihine kadar ünvanını korudu. 6 Haziran tarihinde ise Kola’nın yan deliklerinden SG-3, bu ünvanın sahibi oldu. 1983’e gelindiğinde sadece 23 cm genişliğindeki delik, inanılmaz bir şekilde 12 km derinliğe ulaşmıştı

Problemler

Kola Yarımadası’nda çalışanlar, bu önemli noktaya ulaştıktan sonra aletlerini geçici olarak kenara koydular. Kendileri bir mola vermiş olabilmek için ve insanlar bu inanılmaz yeri görebilsinler diye 12 ay ara verdiler. Sonraki yıl işe geri döndüler ancak kısa bir süre sonra işlerine devam etmelerine engel olan bazı problemlerle karşılaştılar.

The Earth Chronicles of Life

Bunun kendilerine engel olmasına izin vermemeye kararlı araştırmacılar, o yan deliği bir kenara bırakıp 7 km derinlikten tekrar başladılar. 1989 yılına gelindiğinde sondaj çalışmaları 12 km’ye ulaşmıştı. Bu orada çalışanlara moral oldu ve 1990’lı yılların sonuna gelindiğinde 13,5 km’yi geçeceklerine inanmaya başladılar.

Beklenmedik Bir Şey

Daha da inanılmaz olan, deliğin 1993 kadar erken bir tarihte hedeflenen 15 km’ye ulaşacağının tahmin edilmesiydi. Çalışanlar henüz farkında değillerdi ancak bu izbe Rus tundrasının altında inanılmaz bir şey keşfetmek üzereydiler. Sondaj aleti Dünya’nın merkezine yaklaştıkça beklenmedik bir değişimle karşılaşıyordu.

Andre Belozeroff

Araştırmacılar ilk 3 km’deki sıcaklıkları yaklaşık olara tahmin edebilmişlerdi. Ancak bu noktanın ötesinde sıcaklığın beklenenden hızlı bir şekilde ciddi ölçüde arttığını gördüler. Sondaj hedefine ulaşmaya yaklaştığında delik 180°C’ye ulaşmıştı. Bu, beklediklerinden tam 80°C daha sıcaktı.

Tahmin Edilemez

Bunun yanı sıra araştırmacılar, bu derinlikteki kayaların yoğunluklarının tahminlerinden çok daha az olduğunu keşfettiler. Bu da sıcaklığa tahmin edilemez bir şekilde tepki verdiği anlamına geliyordu. Ekip, ellerindeki aletlerin bu koşullara dayanmasının imkansız olduğunun farkındaydı. Bu nedenle projeyi durdurmak zorunda kaldılar. Yıl 1992 olmuştu – sondaj çalışmalarının başlamasından bu yana tam 22 yıl geçmişti.

Blondinrikard-Fröberg

Araştırmacılar, “Kola Süper Derin Sondajı” adını alan deliği mühürlemek zorunda kalmadan önce bazı inanılmaz keşiflerde bulundular. 6,5 km’ye eriştiklerinde minik deniz bitkisi fosillerine rastladılar. Kilometrelerce taşın altında gömülü oldukları düşünüldüğünde çok iyi korunmuşlardı. Söz konusu kayanın iki milyar yaşından büyük olduğu düşünülüyordu.

Ufuk Açıcı Keşifler

Kola Süper Derin Sondajı’nın en derin noktalarında, bundan daha da heyecan verici bir keşif yapılmıştı. O güne kadar bilim insanları, sismik dalgaları ölçtükten sonra elde ettikleri bulgular doğrultusunda altımızdaki kayanın 3 ila 6,5 kilometre derinlikte granitten bazalta dönüştüğüne inanıyorlardı. Ancak Kola Yarımadası’nda bunun böyle olmadığı ortaya çıktı.

GettyImages

Aksine, sondaj deliğinin en derin noktasında bile sadece granit buldular. Bunun sonucunda yapılan derinlemesine araştırmaların ardından sismik dalgalardaki değişimlerin kayanın bazalta dönüşmesi sonucunda değil, kayadaki metamorfik değişimler nedeniyle olduğu sonucuna vardılar.

Bilim mi Tanrı mı?

Ayrıca Dünya’nın kilometrelerce altında, kimsenin tahmin bile edemediği derinliklerde akan sular buldular. Bazıları bunun İncil’de geçen sellerin bir kanıtı olduğuna inansa da arkasında yatan bilimsel bir neden var. Bunun yüksek basıncın kayadaki oksijen ve hidrojen atomlarını ayrılmaya zorlaması sonucunda olduğuna inanılıyor. Ardından, bu yeni oluşan su yüzeyin altında hapsoluyor.

Getty Images

Kola Süper Derin Sondajı’nın kapanma tarihi Sovyetler Birliği’nin düşüşü ile eşleşiyor. 1995 yılına gelindiğinde tamamen ve kalıcı olarak kapatılmıştı. Günümüzde bu alanın çevresel tehlike olduğu söyleniyor ancak deneyden kalan bazı kalıntıları yakınlardaki Zapolyarny kentinde görmek mümkün. Günümüzde, bu delik gezegendeki insan eliyle açılmış en derin nokta olma özelliğini korumaya devam ediyor.

Su Altı Keşifleri

Dünya’nın merkezine yarış burada sona ermiyor. Uluslararası Okyanus Keşif Programı’nın temsilcileri daha fazla heyecan verici sırrı açığa çıkartma umuduyla deniz tabanının derinliklerine inmeyi sürdürüyorlar.

Alucia

Su altı keşif gezilerinin tamamı Dünya’nın merkezine ulaşma çabasıyla gerçekleştirilmiyor. Derin mavinin derinliklerine inme cesareti olan gruplardan birinin biraz daha farklı bir hedefi var. Antarktik’in soğuk sularına bırakılan iki kişilik basitkaftaki bu ekip, Güney Kutbu’nun yakınlarındaki dalgalarda insanlık tarihinde hiçbir keşif ekibinin gitmediği kadar derinlere gitmek istiyordu. Oraya ulaştıklarında, hiçbir insan gözünün o ana kadar şahit olmadığı bir şeye şahit oldular.

Okyanus Tabanı

Bu inanılmaz dalışı gerçekleştirmek için mükemmel zaman ve yer, tam iki yıllık detaylı bir araştırmanın sonucunda belirlenmişti. Bu çok önemli bir dalıştı, zira Dünya’nın okyanus tabanı hakkında çok bir bilgimiz yok. Diğer gezegenler hakkında daha çok şey biliyoruz.

Alucia Productions

Hatta Mars’ın yüzeyini, okyanus tabanından daha detaylı bir şekilde haritalandırabildik. Daha rahat karşılaştırmanız için: Dünya ile Mars arasındaki mesafe ortalama 225 milyon kilometre. Okyanusun ortalama derinliği ise yaklaşık 3,7 kilometre.

Iceberg Alley

Bilim insanlarının ilk olarak bu dalış için en iyi yerin neresi olacağını bulmaları gerekiyordu. Uzun çalışmaların ardından uygun bir yer buldular: “Iceberg Alley” (Buz Dağı Geçidi). Bu adı taşımasının önemli ve iyi bir nedeni vardı.

YouTube/Alucia Productions

Bu geçit Antarktik Yarımadası’nın en kuzey noktasına yakın bir kanal oluşturuyor. Bu, hareket eden çeşitli boyutlarda buz kütleleri ile çevrili bir deniz bölgesi. Botun doğru yere ulaştığından emin olmak bir zorluk teşkil ediyordu.

Muhteşem Bir Ekosistem

Bu harika keşif gezisinin bir belgeseli de yapıldı. Belgeselin baş yapımcısı James Honeybore’a göre yolda pek çok sorunla karşılaştılar. BBC’ye yaptığı açıklamada Iceberg Alley’den geçmenin “devasa bir Space Invaders” oyununda olmaya benzediğini söyledi.

YouTube/Alucia Productions

Başka bir endişeleri de ekibin kullandığı denizaltıların derin sularda zorlanacağı ve dayanamayacağıydı. Suya indiklerinde endişeleri geçti. Yüzeyin altında tanıştıkları garip canlılardan oluşan nefes kesici ekosistem dikkatlerini hemen dağıtmıştı.

Nefes Kesici Yaratıklar

Antarktik’in sularının altında çok sayıda garip ve harika deniz canlıları vardı. Dalış ekibinin üyelerinden biri olan Mark Taylor, LADbible ile yaptığı röportajda “Antarktik’in derinliklerinde bir metre küplük alanda Avustralya’nın Büyük Set Resifi’nde olduğundan daha fazla hayat var” diye belirtti.

YouTube/Alucia Productions

Bunun can alıcı bir nedeni var. Bu deniz yaratıkları, deniz karı olarak adlandırılan bir madde ile kaplılar. Southampton Üniversitesi’nden Dr. Jon Copely’ye göre bu deniz karı, “[onun] dünya okyanuslarının başka herhangi bir noktasında gördüğünden daha kalın”.

Deniz Karı

Deniz karı da ne diye soruyor olabilirsiniz. Deniz karı özünde okyanusun üst kısımlarından aşağıya, deniz yatağına sürekli bir sağanak halinde düşen organik maddeler. Besinleri ve enerjiyi denizin güneş ışığı alan bölümlerinden almayan bölümlerine taşıyor. Bu nedenle buradaki canlılar için önemli bir besin kaynağı.

YouTube/Alucia Productions

Antarktik’te bu kadar derinde bulunan canlılar için başka bir önemli besin kaynağı da kril dışkısı. Kriller, dışkıları deniz tabanını yaşamı sürdürmek için mükemmel bir çamurlu habitata dönüştüren minik kabuklular. Okyanusun bu kadar derinindeki yaratıklar, dünyadaki en garip yaratıklardan bazıları.

Ölüm Yıldızı

Antarktik’in derin sularında yaşayan en garip yaratıklardan biri de sıradan deniz yıldızlarının Antarktik güneş yıldızı (labidiaster annulatus) olarak da bilinen bir akrabası. Araştırmacılar kendisine biraz karanlık, ancak çok güzel uyan bir lakap bile taktılar: “Ölüm Yıldızı”.

YouTube/Alucia Productions

Ölüm Yıldızı’nın 50’ye kadar kolu olabilir ve boyutu bir yemek tabağını aşabilir. Kollarındaki deri küçük kıskaçlarla kaplıdır ve bir şey bunlara dokunduğu anda kapanırlar. Yakınlarından geçen kriller genellikle bu kıskaçların kurbanı olurlar.

Geçmişe Bir Pencere

Ölüm Yıldızı Antarktika’daki canlıların ne kadar değişik ve çeşitli olabileceklerinin sadece tek bir örneği. Çok az balık türü Güney Kutbu’nun soğuk sularında hayatta kalabilir. Bu nedenle omurgasızlar, besin zincirinin tepesinde onların yerini alabiliyorlar.

YouTube/Alucia Productions

Denize dalmak geçmişe bir pencere açmak gibi. Denizlerin insanlık henüz oluşmadan önce nasıl olduğuna dair bir fikir sunuyor. Dr. Coopley bunu şöyle özetliyor “Omurgası olmayan hayvanlar hüküm sürüyorlar ve bu hükmü birer yırtıcı olarak sürüyorlar. Okyanuslar bundan 250 milyon yıl önce işte tam da böyleydiler.”

Ejder Balığı

Antarktik okyanusunda yaşayan başka bir garip yaratık da buz ejder balığı, Cyrodraco antarcticus. Bu balık Antarktik’in dondurucu koşullarında hayatta kalabilmek için bazı inanılmaz özellikler geliştirdi.

pinterest.com

Örneğin kanı, donmasını önlemek için antifriz özelliğine sahip proteinler içeriyor. Oksijeni vücutlarında taşımak için hemoglobine ihtiyaç duymadıklarından kanları, insan kanının aksine şeffaf.

Koruma

Bu keşif gezisinin yapılmasının arkasında Antarktik’in derinliklerinde yaşayan büyüleyici yaratıkları keşfetmekten daha önemli bir neden yatıyordu. Antarktik Okyanusu’ndaki hayatın nasıl devam ettiğini bulmak Güney Kutbu ve çevresinde devam eden koruma çabalarında önemli bir rol oynayabilir.

boredomtherapy.com

Dr. Copley BBC röportajında “Bu dalışlarda Antarktik derin deniz hayvanlarının gündelik yaşamlarını izledik. Bu da bizlere onları anlamada ağlarla veya gemilerden trollerle toplanan örnekleri incelemekten daha fazla yardımcı oldu.” diye belirtti. “Ve [bu da] bizlere kendi hayatımızın bu uzak ancak kırılgan çevreye nasıl bağlı olduğunu araştırmada yardım ediyor.”

Gizemli Sular

Okyanusları çevreleyen pek çok gizem, varlığını korumaya devam ediyor. Daha rahat ulaşılabilen sularda bile. Dr. Copley bu keşif gezisinin bunu değiştirmeye yardım edeceğini umuyor. “İnsanları Antarktika’nın çevresindeki okyanusta ilk defa bir kilometre derine göndermek bizlere, gidecek azmi kendimizde bulursak mavi gezegenimizde ulaşamayacağımız yerin kalmadığını gösteriyor.”

encyclopedie-environnement.org

Ulaşması bu denli zor olan bir yere gitmede inanılmaz bir derin bir şey var. “Şu anda yaptığımız şey en saf haliyle keşfetmek,” diye belirtti Dr. Copley. “Eğer hepimiz gezegenimizin keşfinde bir paya sahip olursak… o zaman gelecekte korunmasına da katkıda bulunmuş oluruz.”

Advertisement